Tüm kripto marketi 2 trilyon dolar ve üstü olunca.

Bitcoin tutmuyorum bu arada başka coinlerdeyim.

sakız alırsın artık paranla

Zengin olduğumu hissettiğim zaman.

Akım koruyuculu priz iş görür mü bilmiyorum (yani onların mekanizması tuhaf bir durumda üzerindeki sigortayı attırıp korumak sanırım), esas çözümü akım regülatörü olmalı sanki.

www.hepsiburada.com
şu tür cihazlar. Bilenler tavsiye etse daha iyi olur, ama bu cihazlar gelen voltajı olması gereken düzeye getiriyor. Türkiye gibi bir ülkede kullanmak lazım valla.

www.hepsiburada.com

7 senedir kullanıyoruz henüz televizyonda bir sorun çıkmadı ki evde elektrik kesintisi vb yüzünden baya alet kaybettik

onun arayüzü vb. kolay ama sürekli para veriyorsun.

En güzel alternatif hosting alıp (yıllık 40-50 liraya bulursun) içine wordpress kurup (softaculous diye otomatik kuran sistem de var) siteni öyle oluşturmak.

Bedava tema da bulabilirsin, gidip themeforest'tan 50$'a satın da alabilirsin. Ha bunları kurmak hazırlamak uğraştırır. Ama bir kere yapınca o site senin, yıllık hosting + domain parası dışında ödemen olmaz.

Nhk +1
WordPress en mantıklısı baba senin için. Düzgün bir hostingle uzun vadeye bakınca çok daha ucuza halledersin. Nasıl bir site istiyorsun nedir tam olarak?

www.youtube.com

sabredersen ayırdığın zamana değecek.

sadece domain ve hosting masrafı ödeyerek olayı çözersin. temaya, wix'e para vermene egerek kalmıyor.

teoride var cezası. insanlara sebepsiz yere ayrımcılık yapmaktan dolayı falan. ama prtatikte yoktur yani kimse uğraşmaz maalesef. siz yine de şikayet edin.

Parasıyla değil mi kardeşim? Sen girdin Migros'a alışveriş yapıyorsun diyelim. Türkiye Cumhuriyeti pasaportun yok diye satmıyorum lan dese ne dersin bir Alman olsan? Böyle adilik olabilir mi?

İsveç'te böyle bir şey yapsın bir otel/hostel falan direkt adam toplar Vänsterpartiet'ten gider o otelin sahibini doğduğuna pişman ederim. Evini arabasını yakarlar. Yakıyorlar.

herkes olayın yurtdışında yaşandığına çok emin ama bunu taksim'de de yaşıyor olabilir arkadaş. beyefendiler turist olmayınca almak istemiyorlar.

Olay Kapadokya'da geciyor

Yapamazlar. Şikayet edin.

Türkiye dışındaysa buna ırkçılık, ayrımcılık denir. Mutlaka hakkınızı arayın, teşhir edin. Bu tarz mekanizmalar ülkemizde olduğundan daha güçlü, özellikle Batı Avrupa'da ve Nordik ülkelerde.

Türkiye'de olduysa buna çakal esnaflık, paragözlük, yabancı turist kazıklamak isteyen tiplerin işletme sahibi olması denir. Türkiye'de Türke ırkçılık yapılmaz, "Türküm demek bile suç oldu laaan!" diye politika üretmeye çalışanlara kulak asmayın. Yine mutlaka hakkınızı arayın, teşhir edin.

Esnaf çakallığı olsa da sebebin sırf ırk olduğunu nasıl ispatlayacaksınız o mesele, zira başka bir sebeple hizmet etmeme hakkı saklıdır devlet kurumu değilse...

Mavicorap
Adam açıkça Türkler kalamaz diye yazmış internet sitesinde.

Şikayet edin.

Fakat büyük ihtimalle bir deneyim sonucu öyle denmiştir, hostel diyince aklıma 4-6-8 kişilik odalar geliyor ve toplu yaşama uyum sağlayamamış bir sürü insanımız var. Neyse. Yine de herkesi bağlamamalı.

Ha ben Nice'de hostelda kalırken Türk'üz diye 2 tane Praglı kamyoncu tipli herifin yanına vermişlerdi :D hani yasaklayamasa da böyle şeyler yapabilirler.

Tüm odayı sen alırsan (2 kişilik tek kişilik vs.) zaten bir şey diyememesi lazım.

Taksim'deki hosteller böyleydi, şimdi nasıldır bilmiyorum. Yabancı bir arkadaşıma hostel ayarlamaya çalışırken öğrenmiştim, Türk olup olmadığını sormuşlardı.
Ayrıca yine Beyoğlu'nda Türk kabul etmeyen hamam var mesela. Biz 3 kız (hepimiz Türk) gidince aldılar ama normalde Türk kabul etmiyoruz dediler. Benim anladığım Türk erkek kabul etmiyorlar aslında. Sebebinin de barzoları uzak tutmak olduğunu düşünüyorum. Yani bütün Türkleri aynı kefeye koyduğundan evet hoş bir durum değil tabii ki ama yapacak bir şey olmadığını düşünüyorum.

ekonomiatlasi.com

TC tarihi mi ahaha anneannemler zamanında yüzde 100 ve hatta sanırım daha üzerinde faiz almışlar.

Ben küçükken (sanırım 2000 başları) harçlığımla hazine bonosu almıştık %36ydı çok net hatırlıyorum. Sonraki sene bozarken faizler düşmüş olacak ki bankacı bile şaşırmıştı.

şimdiki oranlar 2004 yılında da vardı. 2001 krizinde %32'den %95'e çıkmış. 90'lı yıllarda da ortalama %60 imiş. 25 yıllık ziraat faizlerine şu pdf'ten bakabilirsin.

www.ziraatbank.com.tr

Dslr kamera ve üstünde gelen lens ile video çek anlayacaksın farkı.

Kısaca; focus olayı çok rezalet, öyle ki çıtçıtçıtçıt sürekli duyuyorsun odaklanma sesini.

bu tür handycam mantığı video kameralar fotoğraf makineleri ve telefonların çok gelişmesiyle tarihin sayfalarında yerlerini buldular.

fakat farkları var, bir çoğunda düzgün sayılabilecek steadyshot (imaj sabitleyici) var. (dijital de olsa)

Ses kayıtları görece daha iyi, olmasa bile bir çoğunda harici mikrofon girişi vardı (bu modeli bilmiyorum bakmadım).

Foto.makineleri 12-13dk video kayıt yapıp duruyor ya da kimisi en fazla 30dk çekiyor, durdurup tekrar başlatmak gerekiyor. Video kameralar hafıza/kaset dolana kadar sınırsız çekim imkanı sunuyor. Profesyonel seri kameralar prize bağlı çalışabiliyor, çekebildiğin kadar çek yani. Foto.makinelerde öyle durum yok.

Autofocus. Fotoğraf makinelerinde videoda otofokus daha geçen yıllara kadar baya problemdi, kompaktlarda sıkıntı yoktu çünkü sensör küçücük zaten. DSLR'larda hala çok iyisi var mı bilmiyorum. Otomatik odağa ihtiyacım olsa yine video kameraya giderim herhalde.

Yani uzun program çekimleri vs. yapacaksan belirli amaçların varsa video kameralar hala kullanılabilir tercih edilebilir şeyler. Ama fullhd video çekicem gerisi önemli değil dersen, standart bir kullanıcı için bu makineler öldü. Cep telefonları çok daha kaliteli 4k çekiyor hatta.

maalesef whatsapp öyle bir şeye izin vermiyor. Ben mecburen arada bir pc'ye aktarıp siliyorum. İlla ki internal hafızaya kaydediyor whatsapp.

(bilgisayara bağlayınca yerel hafızada whatsapp-->whatsapp images (videos vs. çeşitli klasörler var) bunların içinden mesela yarısını veya hepsini kopyala, sonra buradan sil. Yer açılır ama artık o fotoları telefon üzerinden göremezsin tabii.)

Telegram çok daha iyi bi uygulama aslında ama kimse kullanmıyor.

elle kes yapıştır yapacaksınız başka yolu yok. doldukça tekrar

ben 1.5 sene ismek fransızca kursuna gittim. B1 sonunda bitti.
tavsiye ediyorum. hem de sadece kitap parası ödersiniz(80 tl idi). sonra ekstra hocanızdan fikir alabilirsiniz ekstra aktiviteler hakkında.
ben memnun kaldım.

onun dışında sorunuza cevap vermem gerekirse Fransız Kültür diyorum.

Ben Institut Français'ye ilk kura gittim. Araştırma yaparken GSÜ hakkında iyi yorumlar okumadım. IF'nin tek bok tarafı ilk kurdaki hocanın Fransız olması ve İngilizce, Türkçe bilmemesiydi. Bizim şansımıza böylesi denk geldi. Yoksa Türk hocalar da var. 3 ay gittim hiçbir şey öğrenemeden bıraktım. Öncesinde İngilizce ve Almanca'ya yoğun emekler verdiğim için Fransızca'yı beynim kaldırmadı.

besiktas belediyesinin ucretsiz kursuna gidiyorum. memnunum. belki ilk etapta ucretsiz bir kursta biraz zaman gecirip sonra fransiz kultur'e devam edebilirsiniz.

Geçen yıl sürekli fransız kültürdeydim, a2 bitti b1.1 terkim :D (doktora işleri var vakit ayıramadım b1.1 i tekrar alacağım)

Hocaların fransız veya en azından fransada doğmuş/yaşamış Türk (veya fransada okumuş moroccan) vb. olması artı, derste başka dil konuşmaları yasak zaten. Bazı Türk hocalar nadiren türkçe yardım ediyormuş herhalde bilmiyorum. Bizimki ingilizce yardım ediyordu bazen.

Dili öğrenmenin en iyi yolu zaten direkt o dile dalmak, fakat zamanlar vb. konularda insan bi karşılık arıyor, ben hep ingilizceyle karşılaştırarak ilerledim.

Ayrıca İngilizce bilen birinin öğrenmesi daha kolay, birincisi dil öğrenmeyi biliyorsun, ikincisi kelime dağarcığın fransızcaya geçecek çünkü benzeyen çok şey var. Benzemeyenlerin bir çoğu da Türkçeye geçmiş şeyler, Türkçe bildiğin için de onlara hakimsin :D yani bence bir İngilizin öğrenmesi daha zor, ingilizce bilen bir türkün öğrenmesi daha kolay.

Kitap çok pahalı. Ben en son 160 mı ne vermiştim ki kurlar böyle artmamıştı. Ama kadıköyde pasajda fotokopisi varmış 50-60 liraya.

cpuyu da yazsanız güzel olurdu.

Noctua çift fanlı tower modellere falan bakın. Tek fanlısı bile 8700k'yı 60 üstüne pek çıkarmıyor. (Overclocksuz)


Örnek: (bu amd uyumluymuş ama tipi göstermek için atıyorum)
www.sanalmarketim.com

Noctua iyi de cok para. Cooler Master 212 ortanca bir mal ama is gorur gibi geliyor. Benim asil sormak istedigim marka olmayan ama cidden canavar gibi sogutan modeller bilen var mi? Aliexpress de falan bir dunya ucuz fan ve sogutucu var. Sogutucuya verecegim parayla sistemimi daha da gelistirebilirim zira.

hem ucun olsun hem de soğutması iyi olsun diyorsun. öyle bir şey yok.

noctua'nın kimi modelleri sıvı soğutmalardan bile daha iyi sonuç veriyor.

markası olmayan eşek kadar büyük soğutucu alırsın, yanında termal macun da verirler. noctua'nın termal macunu 2 sene dayanıyor, aliexpress'ten alacağın termal macun 2 aya kupkuru olur çıkar.

madem cpu'nun canını çıkartacaksın, ucuz mal alacak kadar zengin olma.

Termal macun alacam zaten kaliteli bir tane dandik macun surmem.
Piyasada bazi geeky urunler var tonla led var ustunde gaming gear fatal1ty series carbon fiber dildo fan vs diye ben bunlarla ilgilenmiyorum. Bana isini yapacak mal lazim, gurultu cikartsin sorun degil, tasarimi goz kanatsin sorun degil. Verdigim parayi sadece sogutmaya vermis olayim, markaya veya goz boyamaya degil. Anlatabiliyor muyum?

anlatabiliyorsun. noctua boşu boşuna o kadar pahalı değil.

www.sanalmarketim.com

mart 2015'te 230 liraya almışım bunu. overclocklu 7700k ile kullanıyorum. çok çok memnunum.

cm 212 temizdir iyidir. 65 c üzerini göremedim tam yükte bile.

yav bir duyuruya da ben cevap yazmıyayım diyorum ama dayanamıyorum.

madem aşırı soğutma ihtiyacın var. peltier modüllü soğutuculardan al.

peltier modülünü biliyosundur umarım.

www.youtube.com

tec processor cooler diye arat.

tec thermo electric cooler demek. bidiğimiz peltier işte

fan degil sivi sogutma almalisin. Corsair'in Hydro serisi giris seviyesi sivi sogutma kitleri var. cok pahali degil. butcene ve kasanin icine uyacak boyutta bir tanesini al. en iyi fandan daha iyi performans alirsin.

Istiklaldeki starbucks'in ust katlari.
Edit: Alman'da yer bulamayabilirsin.

Türk Alman Kitabevi

Konuşarak çalışmak için starbucks vs ama sessizce dersimize bakalım dersen "Salt Beyoğlu" diye arat google haritalarda(Odakuleye doğru).

Sergi yok kapalı diyebilirler kütüphaneye ders çalışmaya geldim dersin.

Evet o bilinen programlarla yapılıyor diye biliyorum, fakat mesela böyle efekt yapmanın eğitimi falan olmuyor diye biliyorum, ciddi seviyede profesyonel ve pahalı işler eğitimi falan yok mesela. Bunun dışında bir sürü yardımcı uygulama da kullanılıyordur illaki.

oyle studyolarda cekiyorlar ki efekt isin ikinci plani zaten. tren carpisma sahnesinde zaten tren var studyoda. ya da sehir sahnesinde sehrin 2-3 apartmanlik kismi var studyo olarak, arkadaki fonu ekliyorlar efektle, gibi gibi.

Sadece programla yapmıyorlar +1

Bir deniz sahnesi çekilecekse mutlaka büyük bir havuz inşaa edilip gerçek su ve gerçek kayık vs kullanılıp effect ekliyorlar mesela.

Örnek;

dailylolpics.com

Veya araba havaya uçma sahnelerinde arabalar büyük düzenekler ile havaya uöuyor fırlıyor vs, tekrar çekmek gerekirse araçlar hidrolik kollar ile geri geliyor tekrarlanıyor vs.

Mesela;

www.neoldu.com

instagram.com


O programlar illa ki kullanılıyor.

Ama daha profesyonel programlar da olabiliyor onlar miktar olarak çok pahalı oluyorlar genelde

Actual shot kismini biliyorum, o ayri. Bunu sormuyorum. Ben isin dijital ortamdaki kisimdan bahsediyorum. Kimi filmde o bicim sahneler olmasina karsin neredeyse hic VFX yok zaten ona kalirsa.

Mimarlikta Autocad nasil endrustri standardiysa bu istede endustri standardi olan yazilimlar vardir, onlari soruyorum.

Bir yandan arastirmaya devam ediyorum. After effects boyle profesyonel islerde pek ragbet edilen bir sey degilmis sanirim dusundugum gibi. The Foundation Nuke diye bir program varmis onu ogrendim simdi. Ayni sekilde 3d isleri icin de 3ds max degil diyorlar, o daha cok engineering islerinde yer buluyormus piyasda kendine. Simdilik ogrendigim bunlar.

Nuke baya aktif kullanılıyor, şimdilerde Davinci içine Fusion geldi komple bir çözüm olma yolunda, o da gelişebilir.

After Effects daha çok az parası olan ya da hızlıca üretip teslim etmek isteyen profesyonellerin kullandığı bir program.

Node based vs layer based
Diye arat bak.

Maya daha çok kullanılıyor 3d olarak.

2d3 Boujou vardı bi aralar 3d tracking için, hala kullanılıyor mu bilmiyorum.

Ama şunu söyleyeyim iyi bir compositore aynı exportları ver kendi kullandığı program neyse (after da olabilir) sana fotorealistik bir şey çıkarabilir. Hani düşündüğün gibi "özel bi program var o yüzden süper oluyor" gibi bir durum yok.

87 + kdv o, 103 lira yapıyor toplam :/

Ben geçen ay bir yanlışlık var 87 diye mail geldi 103 kestiniz dedim vergi olduğu ortaya çıktı.

Valla black fridayde 47 lira mı ne yaptılar, yeni aboneliğe ama. Öğrenci birini bulup onu kaydettirsen 1 yıl da öyle kullanabilirsin.

O indirim devam etmiyordur ama daha öyle değil mi?

Ucuza arıyorsan bilmiyorum ama şu var 50 liraya:
www.turktelekomprime.com

"Prime Eksper Aşmayan 10GB tarifesi için cepten internet hakkı bittiğinde, hatta tanımlı başka internet hakkı yok ise, internet kullanımı hız düşümlü olarak kesintisiz 256 kbps hızla devam edecektir ve ek ücretlendirme yapılmayacaktır."

Bu daha mantıklı olur gibi
www.bringo.com.tr

Tesekkur ederim bikimoyoz, fakat bringo ile gorusmustum; sadece isyerleri ile calistiklarini soylemislerdi.

arkadaşım Yalova'da kullanıyor, 5mb/sn indirme yaptığını söylüyordu. 50 küsür mbit hız yani. 4.5g çeken yerdeysen makul aslında alınabilmesi lazım zaten o hızların. Ama pahalı işte 200 lira mı daha mı pahalı öyle bir şeydi.

10 mbit hızda sınırsız 159 tl. Full çekiyor. Üyeliği başlatmadan önce gelip çekip çekmediğini test edip ona göre aktifleştiriyolar ama turkcell Suriye’de bile çekiyor.

Olası çözümler:
1. Ortada bir yere range extender koymak (zamanında yapıp çok memnun kalmamıştım. Prize takılan ufak dediğin bu olsa gerek, bu havadan aldığı sinyali güçlendirip geri veriyor)

2. Orta bir yere kablo çekip router ile dağıtmak (yaptım gayet iyiydi ama kablo olacaksa saçma) Ama ucuz. Dark'ın 70 liraya falan router'ı var çok iyi iş görmüştü bende. (WRT303)

3. Elektrik üzerinden internet iletmek (Powerline cihazlar)
Ben daha 2 hafta önce bunu aldım. Modemden fişteki alete ethernet kablosu gidiyor, arka odaya ikinci cihazı takıp internet alıyorsun. O ikinci cihaz bende wifi'lı, access point görevi görüyor işte. Altında 2 ethernet çıkışı da var istesem kablolu çıkış da alabiliyorum. Kimisi wifi'sız sadece kablolu oluyor, oradan çıkıp ayrıca dağıtman gerekiyor falan. Bak incelersin:
www.tp-link.com
(bunda sıkıntı şu olabilir, çoğaltıcı olmadan duvara takın diyorlar, o prizi kapatıyor yani. Modem fişi + bu yani 2 priz lazım. Bazı cihazların kendi üstünde priz var o bu sorunu çözmek için mesela)

Lan çıkışı olayını bildiğimiz ethernet girişi dimi? Ondan alıp modeme giriyorsun tamam ama diğer odadan alabilmen için tekrar modem lazım bildiğim kadarıyla? Bilen biri bakar ona.

teknobiyotikte hazır sistemler var. onlara baktın mı?

amd ben de almam diyordum 12 sene once falan sahip oldugum bilgisayar yuzunden fakat buradan arkadaslarin onerisiyle amd ryzen 5 serisi islemcili pc aldim (ki orta segment bildigim kadariyla 5 serisi) gayet de tatmin ediyor.

bu arada acelen yoksa blackfriday'i bekle, gerci bir sene var ama. ben 2017 bf'de itopya'dan almistim. o sene de bu sene de itopya toplama pc'lerde gercekten indirim yapti.

linkteki guzel sistem, o fiyata mutlaka rx 570li sistem kurun suan tr de en uygun kart o ve 1050 ti dan iyi, ben olsam videodaki sistemde ssd yi almaz ryzen 5 islemci alirdim. bu sekilde cok iyi sistem

eğer ssd'den feragat etmen gerekirse ve daha ucuza gelirse, 2 tane 7200rpm disk alıp raid0 yapabilirsin. Aklında olsun diye yazayım dedim.

hayır bankamatik kartı ne yaparsan yap TL hesabından para çekiyor. Yurtdışındayken para çekme mevzusu da böyle. (Bazı bankalar izin veriyordu teb, enpara vs. galiba ama onlar özel, geneli tl hesabından kesiyor)

Bozdurup tl'ye çevirsen olabilir ama bu sefer kur 5.30 ise banka 5.40'tan alabilir yani o doların yetmeyebilir.

Direkt limiti olan bir kredi kartıyla yapsan en garantisi. Kredi kartında "ekstrem dolar olarak gelsin" diyebiliyorsun. Bu şekilde ekstre gelince direkt gidip dolarla ödeyebiliyorsun. Böyle yapmazsan kredi kartıyla ödeyince de ekstreye TL olarak geçer.

Bankanın telefon destek hattını ara konuş bence.

nhk’nin dedigi gibi.

"Hepsinin sonu aynı". O iş bitti.

Ticaret yap. Emtia al, sat, ufaktan başla büyüt, öyle zengin ol. Bu boş hayallerden zarar etmeyen az kişi var çevremde.

git bir hayır kurumuna bağış yap daha iyi.

O iş bitti diye bir şey yok ama yükselişe de en az 6 ay var diye tahmin ediyorum ben. Ki yeniden all time high yapması 2 yılı bulabilir.

Etf, bakkt, halving
Bunları araştır.

Öğrenmek için şimdi bi 100 lira dolar vs ile al binance'te trade yap.

Mycrypto üzerinden ether wallet oluştur biraz gönderi yap kendi cüzdanların arasında. Priv.key. mantığını anla.

Neo wallet aç mesela neon wallet üzerinden.

Biraz okumadan anlamadan girme yani. Sonra fırsat görürsen sokarsın paranı.

Şu an meşgulüm bir ara daha yardımcı olurum istersen.

beni üzmeyecek miktarlar ile altcoin alıyorum.

sıfırlansa canım acımaz ama yine 30-40 kat değerlenirde para yatırmamış olursam canım acır :)

geçen seneden bu zamana 30-40 kat azalan, bilinen coinler var.

bitcoin cash 4000ü görmüştü 100 dolar
neo 160ı görmüştü, 6 dolar :)

bence litecoin falan gibi amaci para gibi kullanilmak olan coinlere girme. hisse senedi gibi sirketini, urununu begendigin projeye gir. tavsiyelerim uzun vadeli hydro ve xyo. bu fiyatlardan ethereum, neo falan alanin da en gec 1 2 yila en az 4x 5x kazanacagini dusunuyorum. ama kar elde edince cikmak isin en zor kismi. bunu unutma.

ethereum alan şimdiden yuzde 60 kar etti bile.

benim bilgisayarım 7 yaşına girecek 30 ocakta. o zamanlar 2080 dolarlık pc kurmuşum. eklediğim 2 parça var sadece. biri yeni bir ekran kartı, diğeri de daha büyük bir ssd. uzun süreli bir pc kuracaksan anakart, işlemci ve ram'e dikkat etmelisin. ekran kartını zamanla değiştirirsin sıkıntı olmaz.

bundan 7 sene önce pc kurduğumda 16 gb ram ile yapmıştım. o zamanlarda 16 gb çok gereksiz görünüyordu ama şu zamana kadar ramlere hiç dokunmadım. senin yapacağın bilgisayarda ramler benimkine göre daha yüksek olabilir. anakartı en güncel chipsetle alırsan 1-2 sene sonra upgrade yappacağın vakit sıkıntı yaşamazsın.

istanbulda toplama yapan bildiğim 2 firma var. birisi inventus diğeri itopya. bana kalırsa inventus daha iyi ve güvenilir. ekşiden yapılan yorumlara da bakabilirsin. sizin isteğinize göre yardımcı olurlar.

Ben yazın inventus'tan şu sistemi topladım, tam dediğin fiyatlara geliyor olması lazım (gerçi fiyatlar arttı biraz sanki ama)

i.ibb.co

Burada 2 tane 1tb hdd var, raid 0 yaptım. Ayrıca bende 2.5" 750gb ssd vardı(sata) onu taktım esas olarak. (sen bu sisteme ssd eklemelisin yani) Paran yoksa m2 veya 2.5" sata (500mb/s civarı okuma yazma), eğer para kalırsa m2 pciexpress (samsung nvme 960 gibi, 3000+ mb/s okuma yazma olanlardan) Tabii boyutuna ve parana göre de karar vereceksin. Benim için 250gb olup 3000mb/s olacağına 750gb alan olup 550mb okuyup yazması daha işime geliyor. 2tb da raid diskim var işte 350mb civarı oluyor onlar da.

Ekran kartını da Amazon.com'dan aldım. Evga GTX1080 buldum ucuza (450 dolar + 100 dolar kargo ve vergi idi, amazon 90 dolar vergi iade etti sonra gümrüktekiler almamış :D) ben çok önceden dolar alıp kenara koyduğum için dolar kuruna bakmadan aldım. Ama o günün kuruyla Türkiye'de 4000+ olan şeyi 3300 civarına almıştım. (ki benim dolar aldığım kurla çok daha aşağıya geliyordu işte) O senin düşüneceğin şey. Aradaki fark azaldıysa, amazonda indirim yoksa falan Türkiye'den taksitle almak da iyi bir seçenek olabilir. Ha bir de EVGA seçmemin sebebi uluslararası 3 yıl garantisi olması.

Noctua soğutucudan çok memnunum. İşlemciden memnunum henüz overclock yapmadım, bir ara deneyeceğim sanırım.

Ram sırf 32gb olsun diye ucuz olanı seçtim aslında. Daha yüksek mhz ve overclock yapılabilecek bir şeyler de alabilirsin ama genel kanı Intel işlemcilerde ram'in hızının çok da önemli olmadığı. AMD olsa mhz ne kadar yüksek o kadar iyi diyorlar.

Ha bir de ayrıca UPS aldım. Powerful diye bi Türk markası, 1000Va.

Inventus’tan bir kağıt parçası bile almadım ama okuduğum kadarıyla toplama sürecinde bile “şu gereksiz şunu ekleyebiliriz daha ekonomik ve performanslı vs.” gibi öneriler verdiklerinden dolayı saygım sonsuz.

soru 1: o parayla alacağın bilgisayar seni en az beş sene idare eder.

inventus'da toplama bilgisayar için konfigürasyon gönderip fiyat teklifi istedim, sallamadılar. haftalar sonra gönderdiler, ama bu sefer de ben sallamadım. ayrıca piyasaya göre oldukça pahalı.

bilgisayar parçalarını ayrı ayrı alabilirsin. önce anakartı seç, sonra ona göre işlemci. pin değerleri var. sonra ramlar ve grafik kartı. hepsinin girişleri belli. ekran kartına bak mesela, girişi neymiş, sonra anakartında bu giriş var mı kontrol et.
ekran kartı alırken gddr5 olmasına ve bit değerinin yüksek olmasına dikkat et. bütçen geniş, en iyilerini de alırsın.

ben de bu konuda cahildim. araştıra araştıra topladım. hepsiburada kdv indirimine denk getirip invetus'un topladığından 2000 lira aşağısına topladım.

şuraya da bakabilirsin:
pcpartpicker.com

her şeyi bir yerden almana gerek yok. ben farklı farklı sitelerden parçaları aldım.
yine de birine yaptıracağım dersen firmalara e-posta gönderip fiyat al derim.
sinerji, itopya ve nova bilgisayar'a da bak.

12 bit o mu dedi, amatörce ve 12bit yan yana durmaz :D 12 bit dediği raw olmalı, 4k raw çekebiliyorsa ona göre yazarız tavsiyeyi. Ama zaten raw kurgulamadın proxy kurgusu işine baksın.

Çoğu consumer kamera 8 bit.
Daha düzgün kameralar 10bit bu arada.

Ne yazık ki makul donanım mac'te olmaz bu işler için. Pc'de de olmaz ama fiyat olarak daha uygun olur.

@nhk..
Oyke dedi valla, bilemiyorum :) ama tavsiyelerinizi iletirim memnuniyetle :)
@reyals, makulden kasıt, tabi ki en üst donanım tavsiyesi değil de şu donanımla biraz yavaş da olsa yapılabilir şeklinde bir tavsiye.

@nhk ye katılarak eklemek istiyorum. bugün eva1 bile 10bit çekim yapıyor karşımızda ya meraktan kirayalan bir grup var yada sektöre yeni katılan bir zengin. her neyse.

kabaca geçmek gerekirse.
ekrandan başlayalım - madem true raw diyoruz gölge ve renk değeri önemli. o halde alacağın mac yanına kesinlikle kalibre edilebilen eizo coloredge serisinden bir monitör daha edinmek gerekir. (2 monitör şart değil tavsiye ama sadece bu olsa bile gayet işlevsel)

makina konusunda imac pro 8gb high bandwidth memory bütçe varsa 16gb olan versiyonu tercih ederek yola çıkabilirsin. render ve efekt konusunda süper rahatlama yaratır. grafik için 8gb radeon pro vega çok yerinde olur. bunun haricinde işlemci intel xeon w ya da e5 8 çekirdek seni her türlü işte taşır.

tabi tüm bunlar arttırılabilir ama abartmadan gitmek istedim. bu bir seferliğe mahsus bir proje değil her daim böyle görüntülerle uğraşılacağını düşünerek yazdım. işin içinde 3d render falan varsa ekstra cihaz gerekebilir.

Foto eşit falan yaptığım için 27" kullanıyorum ve seviyorum da ama film oyun müzik falan olsa iki tane monitör daha kullanışlı bence.

Iste de evde de 27 inç kullanıyorum bi sıkınti yok

amacına bağlı olarak değişir.
ben 24 inch monitör aldım. video izlerken ekrana hakim olamıyorum, görüş alanımın dışına çıkıyor. görmek için bilgisayardan uzaklaşmam gerekiyor. e saatlerce film de izlemiyorum. üç beş dakika için uzaklaş yakınlaş kim uğraşacak. videoyu tek bakışta tüm alanı görebileceğim seviyeye küçültüyorum.

ama tasarım ve iş çin mükemmel.

DELL U2415 kullanıcısıyım, kendileri 24 inç. 1680*1200.

Aynı serinin 27 inç modelini de denedim ve biraz fazla büyük bulmuştum. gerçekten kafayı çevirmek gerekebiliyor.

Laptop bilgisayara bağlayarak kullandığım için iki ekran gayet verimli bir çalışma alanı sunuyor.

ben bilerek aldım çok memnunum, mesela ekranı ikiye bölüp sol yarım kısımda pdf açıkken sağ tarafta word'de yazı yazmak müthiş mesela.

Aynı şekilde video kurgu efekt, fotoğraf düzenleme vb. büyüklüğün işe yaradığı her şeyde çok iyi.

Lakin FULL HD yetersiz. Tek sevmediğim tarafı o. Alıştım ama pikselleri görüyorum yani. 27"'ten sonra 15"'lik fullhd laptop'a geçince çok keskin çok iyi geliyor :D
27 inç için minimum QHD olanlar ya da tabii mümkünse 4k. Para yoksa fullhd iş görmüyor değil tabii.

Film izlemek için çok iyi bence, ama şu an bunu yazarken yaptığım gibi ekranın dibinde olmuyorum, koltuğu biraz (birkaç ayak mesafesi) uzaklaştırıp izliyorum. Çok keyifli.

spotıfy kullanıyorsan ve uzun zaman geçtiyse çok birikmiş olabilir. C:\Users\win7\AppData\Local\Spotify\ da bir bak

Aradiginiz program TreeSize hocam

windirstat.net

ben bunu kullanıyorum.

ya gerekirse ikiye bölsün. hiç bölmüyor. alacağım telefon farz edin ki 4000 tl.

GEÇİCİ MADDE 3 – (1) 12/B maddesinin ikinci fıkrasında fiyatı üç bin beş yüz Türk Lirasının üzerinde olan cep telefonu satışlarında altı ay olan taksitlendirme süresi 31/1/2019 tarihine kadar on iki ay olarak uygulanır.”

burada söylediğine göre 3500 tl üstüne 12 taksit. ama hiç bölmüyor. yapılamaz diyor.

baktığım siteler de amazon.com.tr, hepsiburada falan. bence kanun açık ama sitelerin kendi tasarrufu demek ki, istemeyen uygulamıyor.

Daha dun cikmis kanun, oturup kodunu yazacaklar falan 1-2 hafta surer.

Bir de kanun ust limiti belirliyor site oyle satmak istemiyorsa satmaz. Kredi kullandirmak belki daha karlidir.

Burada bahsedilen 12/B yi okumak lazım ama kredi kartına taksit yok “kredi alarak taksit” olayına getirildi diye duydum bunu.

Bu arada çaktırmayın ama, bonus flaş vb. ile hani 75 lira üstü 3 taksit kampanyaları oluyor ya, sen peşin alıyorsun ama o kampanyaya girdiğin için 3e bölüyor. Ben hepsiburadadan böyle telefon almıştım peşin (başka seçenek yok zaten) ama banka alışverişin ne olduğunu göremediği için 3e bölmüştü :D ama direkt telefon satan yerden alsaydım olmazdı herhalde. Hepsiburadadan ya da o tür bi siteden yaptığım 3000 liralık alışveriş dolap da olabilir tencere de, o yüzden anlayamıyorlar sanırım. Bu dediğim bir yıl önce oldu düzelttilerse bilemem ama zaten peşin harici şans yoksa denenir.

@nhk ni youkosu kredi kartı da senin bankadan kredi çekmeni sağlayan bi kart değil mi..

mesela bir ürün satın alırken 6 taksit ödemeyi seçtin diyelim.. bu alışverişin sonucunda SATICI ödemenin tamamını bir kerede bankadan alıyor.. sen bankaya borçlanmış oluyorsun.. 6 ay düzenli kredi borcu ödüyorsun..

demek ki devlet baba "taksitlendirme dedim, kredi kartı demedim" diyor. ben yanlış anlamışım gereksiz heyecan yapmışım.

enpara kk ile taksit yapabiliyorsunuz.

zaten hep 24 lira değil miydi.

yorumları ve değerlendirmeleri dikkate alarak satın alabilirsin.

Çoğu kurs içeriğini başlıklarla gösteriyor. Bu başlıklara bakarak ve yorum/aldığı yıldızlara bakarak değip değmeyeceğine karar verebilirsin. Çok ucuz fiyatlara çok kaliteli kurslar bulman çok olası, özellikle yazılım için.

Yorumlara kanıp satın aldığım birkaçından kazık yedikten sonra, önce torrentten çekip bakıyorum değer mi diye.

Bir de udemy, ota boka indirim yapıyor. Gaza gelip çok para harcama.

30 gün koşulsuz iade hakkınız var arkadaşlar. beğenmediğiniz kursları direkt iade edebilirsiniz. ne tür eğitimlere bakıyorsunuz?

Niye torrent'ten indirmiyorsun ki?

değer.

Yorumlara bakarak karar ver, beğenmezsen iade hakkın da var. Kursuna göre gayet değer.

Yalnız şu an 25'e almasan herhangi bir zaman en kötü 35-40'a alabileceksin zaten :D Hiç tam fiyata satılmıyor o dersler.

playback ekranının altında full 1/2 1/4 gibi seçenekler görüceksiniz. 1/4 e alarak bu projeyi atlatabilirsiniz.

onun dışında da raw büyük projeler gelirse eğer elinize proxy ile çalışmayı araştırmanızı öneririm.

işlemcin yetmiyor da olabilir. 4k Xavc-s dosyasını i7 4700hq işlemcili laptopta kurguladığım oldu. Herhangi bir efekt atmazsam sıkıntı yaşamadım.

Üstteki arkadaşın dediği gibi preview çözünürlüğünü 1/4 1/8 yap dene.

Harddisk hızı yetmiyor desem sanmam, xavcs de baya sıkıştırılmış bir görüntü. Codec yüzünden olayı şöyle, premiere çoğu şeyi gayet başarılı şekilde açıyor ama olay işlemcine bakıyor işte. Zorluyorsa daha az sıkıştırılmış, daha az yoran bir codec'e geçsen işin kolaylaşır. Uzun zamandır böyle bir şey gerekmedi bilmiyorum ama istersen prores veya dnxhd(avid) codeclerine çevir bi dene(handbrake, mpeg streamclip vb. bedava yazılımlarla çevirebilirsin), hangisiyle daha rahat oluyor diye. Ama çok bitrate/dosya boyutu olursa bu sefer harddisk okuma hızından performans kaybı yaşarsın :)

sizi varya seviyorum :)

Kirik kalpli jack "plural eyes" akar senin icin.
Esas soru sahibi icin de; sunu diyebilirim. Renderer acaba makinada mi kaldi? Pc'nin ekran kartinin islemcisini kullanarak render almasini gostererek cozulebilir gibi geldi. Dandik bi codec sonucta elindeki hamlar. Su an tuvaletteyim pc basinda daha net yazarim da prefenrences da olmasi lazim render'i nereden yapacagi

kotalı internet gelecek. turknette kota veya akn yok. şu an için en mantıklı seçenek o gözüküyor.

Kablonet nasıl?

@sutlu nescafe, var olan kontratlar ne olacak peki? Atiyorum 150GB AKN'm var. Onu 150GB kotali yapacaklar halleri yok herhalde?

@sen de başını alıp gitme ne olur, AKN'nin adı değişip kota oluyor.

www.donanimhaber.com

Yemin ederim en sonunda dağa ormana yerleşip kurtulacağım bu çileden.

Hangi operatörü seçmek lazım, tavsiyesi olan var mı peki?

ben kablonetteyim hala. onlardan bir ses seda yok.
@sen de başını alıp gitme ne olur
turk telekom aynen öyle yapacakmış. 150gb kota yapacak. bittikten sonra da ekstra paket tanımlayıp hızı azaltacaklarmış. ücret almadan. saçma sapan işler yani.

@rahip janick, hiçbiri tavsiye edilecek kadar kaliteli değil. ADSL altyapısı, turknet'in çok küçük bir kısmı hariç, TT tarafından sağlanıyor. ADSL şans işi. Fiberde işler daha net. Superonline ve Kablonet bu işin en büyükleri. Ancak sorunsuz mu, değil. Kablonet'te durup dururken kesintiler çok yaşanıyor.

Türkiye'de internet sorununun çözümü ya hiç kullanmamak ya da alıp başını gitmek. :)

Türk telekomda "kotaya dönüşecek" derken, para kitlemeyecekler galiba sadece "ücretsiz ek paket" sunacaklar düşük hızdan. Para almadıkları için buna bile şükredeceğiz herhalde.

AKK kalkacak full hız olacak derken gece 2-8 muhabbetini kaldırırlarsa kötü bile olacak bizim için.

Halbuki 2 yıl da süreleri vardı altyapı iyileştirmek için. Kimse bir şeyi geliştirmek istemiyor. Rezalet.

janick, kablonet eğer orada sorunsuzsa ona bakabilirsin. 6 yıl önce kullanıyordum memnundum, son fiyatlarını bilmiyorum tabii. Ama günlük turbo paket vs. 5 lira verip deli gibi hızlandırma seçenekleri gelmiş onlar süper. Ayrıca kablonet ayrı hat işte, vodafone vb.'nden alacağın adsl hizmeti yine türk telekom altyapısını kullanacak.

@nhk ni youkosu, kablonet altyapısı yokmuş. Vodafone'a kaldık.

Özür dileyerek kaynak yapıyorum. Akk kalktıktan sonra üstteki bazı arkadaşların dediğine göre getirilen kota sistemiyle kotayı aşınca ücret ödemeyeceğiz. Doğru mu anladım?

Yani hani şu 4 gb kotayı geçince fatura şoku yaşadığımız mağara devrine dönmeyeceğiz değil mi? Ya da ta o zamana gitmeye gerek yok, şu anki mobil internete benzer bir hâle getirirler mi? Kotayı aşınca faturanın coşması, ek paket alma falan?

@İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
turk telekomun dediğine göre kota aşınca ücretsiz ek paket tanımlanacak.

@ sutlu nescafe Türk Telekom diyince insanın güvenesi gelmiyor. Bakalım gerçekten öyle mi olacak?

Ayrıca adamlardaki " O hız düşecek. " inadı da takdir edilmeli.

sıvı soğutma düşünmez misin?

Merhaba, dusunuyordum ama fiyatlara baktim cok artmis :(

Tower cpu fanlara bak.

Bende noctua u12l var bence süper, ama overclock yapmadım (8700k). 65 dereceyi geçmedi ağır renderda.

Noctuaların sessiz serisi de var daha iyidir herhalde ama pahalılar işte biraz.

Ucuz ve kaliteli fan olarak Türk markası olan "Dark"ı duydum, arkadaşım kullanıyor memnundu sanki.(tabii çinden getirtip marka bastırmalı üründür herhalde. Ama noctuaların yarı fiyatına işte. )

Noctua nh u9s buldum sanırım onu alacağım. Diğer fanlar için de birşeyler yapılabilir mi?

Degil. Oradaki wont bildigin wontlrdan degil

Kullanım doğru.

"Kapı açılmaz ise anahtarı kilitin içinde döndür"

Bizim geniş zaman/şimdiki zaman kullandığımız bu tür şeylerde onlar will kullanabiliyor. Mantık farklılığı.

Present Simple, rutinlerde duygularda ve surekli doga olaylarinda kullanilir, Turkcedeki genis zamanin karsiligi olarak dusunme. Anahtarin kapiyi acmamasi bunlarin ucune girmediginden ve gelecekte karsilasilan bir durum oldugundan Ingilizcede gelecek zaman kullanilir.

if ile negatif kullanılmaz diye bir kural yok. if ile gelecek zaman kullanılmaz diye bir kural da yok. ikisi birden pekala olabilir.

gayet nizami.

Evet.

Kendi telefonundaki aplikasyondan yönetebilirsin hesaplarını bunda sıkıntı yok. Fakat tr hesabından yabancı hesaba para transferi aynı isme dahi olsa sıkıntı. Swift, Western falan bir sürü yöntem var hepsinde de kesintiler yüksek ekseriyetle.

Daha iyi yöntem bilen varsa yazsın ben de onu kullanırım ayrıca.

Yurtdışında ethereum* bozdurup o ülkenin para birimini bankana yatıran bir borsa bulursan kolay.
(Türkiye tarafı rahat çünkü. Btcturk var fee olmadan yolluyordu en son)

Lakin sürekli bankadan bir yere çıkış, aynı şekilde yurtdışında kripto para borsasından giriş vergi açısından sıkıntı yaratırsa bilemem. Sadece Türkiye içinde kullandım.

*ether deme sebebim de hızlı ve ucuz olması. Bitcoin pahalı ve yavaş.

genelde telefon numarasini degistirmezsen ulasiyorsun. ben yapi kredide yurt disina ciktiktan sonra vekaletle bile degistirtemedim numarayi, hala ulasamiyorum :)

enpara kullanmanızı öneririm. swift'te en az kesintiyi o yapıyor.

Yaklaşık 4 yıldır yaptığım eylem hiç bir sorun yaşamadan yönetebiliyorsun hem mobil uygulaması hem de internet üzerinden yönetiyorum ayrıca debit kartından alışveriş de yapabiliyorsun.

bütçenizi bilmiyorum ama bu gayet bütün işinizi görür.
www.hepsiburada.com

Aynasızlar (üstteki arkadaşın dediği a6000 ve üstü) tabii ki iyi ama bence o kadara çıkmanıza da gerek yok.

Canon sx620 vb. ucuz sayılabilecek kompakt makineler bile işinizi görür.
Daha üst olarak raw çekebilen kompaktlar güzel ama zaten a6000 serisiyle aynı paralara geliyor.(Sony rx100 vb.)

Ama tipi önemliyse, okul müdürüne “aha makine aldık kocaman” demek istiyorsanız canon dslr bakın. Bazen böyle görüntü de önemli olabiliyor.

telefonla çeksin, macera aramasın

Niye özellikle dslr, aynasız olmuyor mu?
200 lira yukarı daha çıkabilirse çağ atlamış olucak a6000 ile, dslr body'lerin devri bitti. İlerlerse buradan ilerleyecek zaten, aynasız başlasın daha iyi.

Hatta bana kalırsa makineyi 2. El alsın, 2bine halleder kit lens ile beraber. Onunla öğrenip o sıra biriktirsin, aradaki bin liranın üstüne bi lens daha alsın çekim tarzına göre. Hem o sırada sıkılır ve devam etmek istemezse bin lirası boşa gitmemiş olur.

@bruce

a6000 de secenekler arasinda. sanirim a6000'e kaymak daha mantikli olacak gibi.

yeni baslayacagi icin klasik dslr daha gaz verici olur diye 750d dusunmustum. (malum ozelliklerinin yuzde 2sini bile kullanmayacak. bir de dokunmatik lcd ekran avantaji vardi)

Aynasız düşünürse Fujifilm net öneririm ve ürünleri fujidshoplar da etkinliklerde ücretsiz kullanabiliyorsunuz.

Dokunmatik Sony'de de var, odak noktası ve diğer birçok açıdan 6bin daha yetkin bir makine. Dokunmatik var ama fotoğraf odaklama noktası 20 mi ne 750d'nin, 6bin'de 200e yakın. Tek eksiği mikrofon girişi, o da ne kadar önemli arkadaşın için karar versin.

Edit: fujinin xt-100'ü de direkt rakip 6bine ama daha pahalı, yoksa gayet güzel makine.
6bin full hd çekiyor, hem de diğerleri 30fps çekerken 60 çekiyor. Video söz konusu olacaksa, mikrofon eksiğine rağmen, sony alınmalı derim.

a6000 fotoğraf için iyi hatta daha iyi, çok hızlı odaklıyor diyorlardı. Ama videoda fullhd mi çekmiyordu ya da çekiyorsa mikrofon girişi mi yoktu öyle bir şeyler hatırlıyorum. Bir inceleyin video gerekiyorsa. (edit: Bruce yazmış bir yukarıda zaten)

750D + 18-55 yerine
600-650-700 hangisiyle oluyorsa Tamron 17-50 f2.8 almanızı tavsiye ederim. Lens her şey. Ben makine modelini düşürüp daha iyi lens alırdım, aldım, herkese de öyle tavsiye ederim.

sonyden bence en düşük a6500 almak lazım.

bunun dışında canon ve sony arasında büyük farklar var mı? var. aslında dlsr ve aynasızlar arasında var.

mesela şarj konusu, aynasızlarda büyük sıkıntı, ben kendi makinamda 1000 kare çekebiliyorken, bu günümüzün aynasız makinalarının amiral gemisi modellerinde 300 kareye kadar düşüyor , elektronik vizörü de çoğu zaman kapalı kullanırsan 400-450 kareye kadar çıkıyormuş.

bu da elektriğe ulaşmanın zor olduğu yerlerde problem çıkartıyor.

öte yandan sony öyle sağlam bir zam yaptı ki anlatamam 10bin den 13 bine birden çıkardı fiyatı a7-2 de.

dolayısıyla tüm ürünlerinin fiyatlarına zam geldi, şunu 3 ay önce sorsan tamam olur derdim ama bu gün neredeyse dehşet bi fark var sony makinalarda.

canonsa canon, nikonsa nikon, ben zaten aynasızları günümüzde kendim için bir seçenek olarak görmüyorum.

pil olayı ve lens parası başlı başlına çok büyük bir sorun.

şimdi herkes fotoğrafı keskin olsun ister. şu gün 1.8 - 2.8 lens alıp kullanabilirim canon sigma ve nikondan.

ama bunu sony aynasız almaya kalktığımda hooop fiyat birden 2 ye katlanıyor. tek lensle idare edebilen birisi değilim ki 2 3 dslr lensi parasını bir tek sonye vereyim. o yüzden de keskinlikten de feragat edebilirim. maksat işimi görsün.

evet aynasızlar çok daha keskin, aynasızların diyafram değerleri de farklı . aynasız 1.8 lens, normal nikon bir aynasız lense göre f1.2 - 1.4 ayarında oluyor diye bir çok şey duydum kullanan arkadaşlarımdan.

en baba makinayı da alsan, gidip f3.5 kit lensini alırsan o makinadan sana hayır gelmez.

lens şart.

ayrıca hayyamdan falan ikinci el canon sony lenslerini de ucuza ve bolca bulabilirsin, sonylerin de ikinci elleri var ama zaten pahalı oldukları için ikinci elde de pahalı oluyor.

nikon D7000. giriş seviyesinin üstünde performansı olan makinamdır. hd videoları kesintisiz kaydediyor,üniversitede kendisi ile bir proje için kısa film çekmiştim görüntü kalitesi muazzam, arşivleme huyum olsaydı seninle paylaşırdım. son derece ağır olması dışında beni zorlayan bir özelliği yok. kendi makinam özelinde yorum yaptım, bu işin gurusu değilim ama tavsiye ederim.

izmir dışındayım, hiç duymadım.
edit: arjantin'i duymuştum ama nerede, nasıl olduğunu hatırlamıyorum.

Skim sonik bir adlandirma. Bavyera bolgesinde, 100luk biraya mass derler.

8 senedir izmir'de yaşıyorum, ben de hiç duymamıştım.

İzmit'te 50lik arjantin diye satılıyor. 100lük Bavyera burda da ama çok az yerde duydum. Eskişehir'de Bavyera kullanımı daha yaygındı.

25 senedir ankara'da yaşıyorum, hiç duymadım

@kalte sterne

Alsancak, küçükpark, bostanlı ve balçovada en az 10 pubda bavyera diyip 100lük bira sipariş ettim. Pek çok mekanda menüde ya da pankart olarak bavyera 15 tl vs. Fiyatlandirma ya da kampanya gördüm. Gayet yaygın bir kullanım İzmir'de ve menülerde de yaziyor dediğim gibi.

1-2 senedir izmirdeyim ve duydum. uzun süre yaşayanlar nasıl duymadı ilginç.
soruya gelirsek evet izmir dışında görmedim hiç.

ben izmirde bi varuna gezginde böyle görüp öğrenmiştim. başka mekanlarda görüp duymadım ama çok mekan gezen bu alemleri bilen biri değilim.

Düşündüm de İzmir dışında bavyera sipariş vermemişim. Ben de sadece izmir’de kullanılıyor olmasına şaşırdım şuan.

istanbulda hiç duymadım

herkes bavyera demiyor muydu ona yav? ben de çok şaşırdım kimsenin bilmemesine. neden bavyera deniyor onu da bilmiyorum.

Eskişehir'de Bavyera biranın çıkış noktası Varuna Gezgin barın şubelerinden gelmektedir. Artık Varuna'lar dışındaki barlarda da 100'lük biralara menüde bavyera adıyla rastlamanız olasıdır. Biri bana Bavyera dese aklıma artık 100'lük bira geliyor.

ilk defa duyuyorum, izmirde hiç bulunmadım ama çok fazla ve farklı yerlerde takıldım.

nasıl bir bardakta geliyor bu merak ettim bi görsel atabilir misiniz ?

İlk kez taksim varuna gezgin'de gördüm duydum içtim. Başka yerlerde 70lik bile kalmadı hep 33 ve 50lik artık sanki.

Bardağı merak edenler, bildiğiniz saplı 50lik bardağının scale edilmiş hali.

20yıldır izmirdeyim. girmediğim mekan kalmamıştır. kapanan inciraltı turkuazda 100 lük biraya arjantin deniliyor ve menğde de yazıyordu. bavyera hiç duymadım gerçekten.

İstanbuldayım, sadece şişhane varuna gezginde duydum

100lük biranin nadir olmasina da cok şaşırdım şimdi. Nasil yok ya 100lük bira sizin oralarda?

Ben de hayatımda yüzlük bira görmedim İstanbul'da. 70lik vardı eskiden ama yüzlüğe denk gelmedim hiç. Biraver çok içerdik bak, o da eskisi kadar yaygın değil, masalarda görmüyorum hiç.

100'lük biranın mantığı yok çünkü, bu yüzden çok yerde yok. o bira ısınacak, ne gereği var mis gibi 2 50'lik varken.

doğma büyüme ankaralıyım, sadece bir mekanda gördüm bu olayı. 250lik olanına da serçe diyorlar:)

100luk birayi mekanina göre 15-18 arasi alabiliyorsun İzmir'de. İki tane 50lik alayim desen 25ten aşağı çikmaz(daha pahali bile olabilir şu an net hatırlamiyorum son fiyatları 50liklerin). İçerken de çok ısınmıyor bira genelde soğuk bardakta servis edildigi için ve lıkır lıkır gidiyor. Tam bir fiyat performans ürünü bence :D

varunalarda duydum ben de.

İzmirliyim arjantin deniliyordu eskiden iamini değiştirmişlet demek

Bayılırım. En sevdiğim bolumlerden biri de "siz albümleri korsan indirdiğiniz için Lars Ulrich havuzuna köpek balığı alamıyor" bolumuydu. Chinpokamon da güzeldi.

hayır

enfes

genel olarak seviyorum ama son sezonlarda işledikleri konular ve işleme şekilleri fazla tahmin edilebilir oldu bence. 20 küsur sezon olmuş gerçi, o da normal.

Tum bolumlerini degil ama cogunu evet. Ornegin son bolumde okullardaki siddet ile kadinlarin ezilmesini basarili bir sekilde baglamisti.

ünideyken -2000'lerin başı- seviyordum..

Seviyorum, cnbc-e olduğu zamanlarda -ya da tvde herhangi bir şekilde- denk geldiğimde izliyordum ama özellikle açıp izleyeyim demedim. keza simpsons da bu şekilde.

muhteşem.

1 2 bölüm dışında hiç izlemedim. Aşiri uzun olduğu için bu saatten sonra da izlemem muhtemelen. Ama konsept olarak seviyorum yani böyle bir dizinin olması iyi bir işaret.

seviyorum.
ama senelerdir izlemiyorum.
denk gelirsem izlerim ama özellikle açıp izlemem sanırım.

seneler önce son izlediğim bölümlerde rutinleştiğini hissetmiştim.

hastasıyımdır. Hatta bilgisayarımın kullanıcı adı eric cartman slkdjfgsd. 2000'lerin başında altyazıları yokken izlemeye başladım, "listening" gelişimimi south park'a borçluyum desem yalan olmaz. Elde sözlük durdura durdura izlediğim olmuştur.

Hastalıklı bir zihnin ürünü, başkan, şarkıcı demeden herkese giydirebiliyor. Hiçkimseden çekinmeden senaryo yazıyorlar. Eric cartman'ın elinin jeniffer lopez olduğu bölüm, stan'in babasının ot içmek için bilerek testis kanserine yakalanması, "simpsons already did it" bölümü...

Alışılmışın dışında olduğu için seviyorum.

bayılıyorum. aaa hatta bi tane cartman'lı tişörtüm vardı bak aklıma geldi şimdi ne zamandır kayıp. akşam eve gidince arayıp bulayım. :)

hastasıyım

Zamanında bir iştahla tüm sezonlarını indirmiştim ama bir iki bölüm izleyip sıkıldım. Bana hitap eden bir şey değil.

yes

Southpark, Family Guy, Futurama, American Dad bilip de sevmeyen varsa hiç ortak yönüm yoktur o kişiyle.

Hevesle birkaç sezon indirdim birkaç bölüm de izledim ama beni sarmadı nedense. Birde karakterlerin sesi kulağımı feci tırmalıyordu. Devam etmeme sebebimin esas sebebi de bu sesti.

cnbc-e zamanlarında severdim de şimdi denk gelse de oturup izlemem herhalde

En sevdiğin dizi ne deseler düşünmeden vereceğim tek cevap.

En sevdiğim müzikal de tartışmasız south park: bigger, longer, uncut.

Ben south park aşırılığını seviyorum, bir çok insana fazla geliyor ama :D

Randy gelse de bir cock magic yapsa şurada. :D

Son olarak, keşke randy gibi bir babam ve butters gibi bir çocuğum olsa haha :D

üniversitede takip ederdim, filmini de izlemiştim ama yıllardır oturup izlemedim aklıma gelmiyor bile.

en yüksek puanlı bölümlerini izledim, onun dışında özel olarak bi ilgim yok.

Lisede izler izler geyiğini yapardık, kyle'ın anasına az sövmedik şunun eşliğinde.
youtu.be

kendisiyle büyüdüm, evet.

ben severim ama pek takip etmiyorum artık
iğnelemeleri tespitleri ve mizahları bence güzel

şöföre ne tuttuysa onu yazın diyebilirsin, sonra da bitaksiye yazarak şuydu bunu yazdı diyebilirsin.

Aslında çok haklı bir yorum. mevzu oradaki 3-5 kuruş değil, 32.4 tuttuysa 32.4 ödenmeli.

bende kaç tuttuysa o ödeniyordu, ekranda gördüğümden farklı ödemedim hiç. Kendim %10 bahşiş falan verdiğim oldu ama o fiyat aynen ödendi.

Bkm'de şey var, bağış yaparak üste yuvarlama. 32.4 ise 60 kuruş ver onu tema/akut/vb.ne bağışlayalım falan gibi bi seçenek var o otomatik seçili olmasın? Telefonda-bitakside öyle bir şey çıkmıyor ama aklıma o geldi.

ya soyle ki, mesela taksimetrede 30.77 yaziyor. adam bkm'ye tutari eliyle manuel giriyor. girerken 31 yaziyor. elle manuel girdigi icin istedigi seyi yazabiliyor.

su anda koltuk degnegiyle yuruyorum, ne tuttuysa onu yazin desem bir tepki verir mi ki? nasil insanlar biliyorsunuz :/ ben inmeye calisirken gaza azicik bassa duser kalirim :D

bağış konusu değil, tamamen şoförlerin çakallığı. ben genelde geç saatte bindiğimden münakaşaya girmeye cesaret edemiyorum ama bitaksi üzerinden yorum bırakıyorum.

Aa anladım direkt taksicinin işi, valla yorum yazın bitaksiyi uyarın şu durumunuzda değnekle pek taksiciyle konuşmayın bence de:/

Ben geçenlerde çağırdım, uzak mesafeden gelmiş (kendi kabul ediyor sonra bana uzaksa iptal et diyor), bir de gideceğim yer yakın geldi yol boyunca konuştu "abi sana demiyorum yanlış anlama ama bitaksi komisyonu çok artırdı" falan. Ben "o zaman çık bu sistemden" dedim öyle olacak falan dedi ama yine kullanıyorlar. Taksici her yerde taksici ya.

Microsoft store'dan alacağın lisans 700-800 olan.

10 liraya sattıklarının kaynağı belli değil ama çalışıyor mu çalışıyor.(edit: alttaki arkadaş açıklamış, güzel o zaman) Al geç ev kullanıcısına fark etmez. Korsan bile olsa microsoft bir şey demiyor, ofislere bir ara ceza kesiyorlardı ama o bile durmuştu sanırım.

Şirket ofis vb. kullanımı içinse daha detaylı araştırırsın.

Bu arada insanlardaki pro merakı nedir anlamıyorum. Pro'da ev kullanıcısının kullanmayacağı yüz tane ek geliyor. Uzak masaüstü uzaktan kısıtlama vb. şeyleri kullanacaksanız tamam da diğer türlü bir artısı yok (ev kullanıcısına). Win8 zamanında en alt sürümde wallpaper'ı bile değiştirtmiyordu o doğru ama win10'da öyle bir şey yok.

www.microsoft.com
şunu da koyayım bakarsınız.

10-20 lira olanlar volume licence'tır. çoklu olarak satın alınır.o yüzden ucuza satılır. herhangi bir illegalitesi yoktur.

Patlat 20 liralık windoz.

Ben o 10 liralıklardan aldım. Üstüne bi de avast premium hediye ettiler :) İkisi de çalışıyor.

10 lira mevzusu gerçek mi sahiden? bu volume lisanslar kimlere ait onu gorebiliyor muyuz? ya da volume lisans sahibi bizim bilgilerimizi gorebiliyorlar mı?

o zaman herkes bu 10 liralıklardan alır. microsoft buna neden müdahale etmiyor acaba?

ucuza gidenler oem lisans, bilgisayar üreticileri alıyor mesela toplu, laptoplara kuruyorlar, satın alınan laptop'larla gelen lisanslar oem lisans oluyor o yüzden. veya farklı anlaşmalarla toplu alınabiliyor, veyahut sağdan soldan kazanılan, promosyon lisanslar da olabiliyor. illegal değiller ama tek cihazda kullanılabiliyorlar. örneğin satın aldığın lisans anahtarını mevcut bilgisayarına tanımlarsan başka bir bilgisayarda kullanamazsın. anakarta işlenir bilgiler, anakart değişirse lisans da gider. win10 ile beraber lisans konusunu eskisi kadar sıkı tutmuyor microsoft, anakart değişse bile yeni cihaza tanıtma konusunda müşteri destekten yardım alınabiliyor.

ben 35 liraya n11'den win 10 pro aldım geçen sene, sorun yoktu. bilinen güvenilir satıcılardan alırsan sorun yaşamazsın.

gecen gun bende bu soruyu sormustum...

www.eksiduyuru.com

ama hala aklim almiyor, microsoftun sitesinde bu lisanslar bin liraya satiliyorken 10 liraya satan adama ses etmiyor olmalari cok garibime gidiyor. ki oem satislarda urun anahtarini anakarta iliskendiremeyecek bir durum yok ki yaptigi da biliniyor.

10-20-50 liraya microsoft’un ses çıkarmamasına şaşırmayın zira ms korsana da ses çıkarmıyor. 10-20 liraya alan adam zaten o fiyata bulamazsa korsan kullanacak. MS korsanı bilerek kesmiyor çünkü pazardaki konumunu kaybetmek istemiyor. Korsanı engellese ve fiyatı 700-800 yapsa herkes gider linux kurar.

Bu arada yazmayı unuttum. 10 lira olayı doğru. Birkaç ay oldu ben alalı. Tam 10 muydu hatırlamıyorum belki küsüratı vardır ama o civardaydı.

n11'den 10 liraya pro lisans almıştım.
sorunsuz kullanıyorum.

mkv oynatan bir cihazım var. flaş disk ve hafıza kartı takılıyor. hdmi ve scart çıkışı var.
satabilirim size :)

tr.letgo.com

hızlı olması tamamen işlemcine bağlı. Video işlemek bilgisayarı yoran bir şeydir, 2 saatlik filmi dönüştürmek aslında baştan decode-encode işleme yapmak demek.

Handbrake (bedava ve çok güzel bir program) ile h264'e çevirmeyi deneyebilirsin. Süreye bak ona göre çevirmeye uğraşır mısın yoksa oynatan alet mi alırsın ya da indirdiğin videoları ona göre mi seçersin sen karar ver.

handbrake.fr

(bkz: format factory)

ama bilgisayardan hdmi ile izlemek daha kolay olabilir.

ben AVS kullanıyorum, en az film süresi kadar sürer. belki de daha fazla.

mkvtoolnix.download
ben bunu kullanıyorum. arayüzü biraz karışık olsada oldukça iş görüyor.

evet orjinal. kurumsal toplu alımlar diye biliyorum.

microsoft kabul ediyor aktive oluyor.

Kurumsal alım ise bile el altından bu satıcı tiplere aktarılmıştır herhalde. Çünkü bildiğin mahalle bilgisayarcısı gibi tipler satıyor n11'de falan.

Ben aldım başta "başka bilgisayarda kullanılıyor" dedi, mesaj attım yeni key gönderdi o çalıştı. KMS vs. crack işleriyle uğraşmaktansa temiz. Ama key nasıl temin edildi bilemiyoruz. Zamanında win7 ve win8'ler bedava win10'a geçebiliyordu, orada en çöp cihaza bile lisans alıp-aktarıp o keyleri satıyor olabilirler diyeceğim ama onda da Windows artık key'leri anakarta tanımlıyor key bile sormuyor gibi bir durum var. Çok acayip.

Java kursu temelleri öğrenmek için çok faydalıydı.

Alana göre değişiyor. Kurs sahibine göre değişiyor. Sadece para kazanmak için yapan adamlar çoğunlukta ama arada gerçekten çok güzel şeyler denk geliyor.

Sen ne hakkında kurslar aradığını söylersen hem tavsiye gelir biliyorsak hem de iyidir kötüdür diyebiliriz. Mesela dil konusunda hiç güzel kursa denk gelemedim. Belki ben bilmiyorumdur ama sanki dil geliştirmek için kullanılmaz gibi geliyor bana. Ama yazılım için çok ciddi şeyler var.
Web geliştirme konusunda merakın varsa veriyim şifremi bir bak istersen.

@Giovanni Pipitto, çok teşekkür ederim. yazılım dili veya web ile alakam yok, hevesim de yok; ben daha çok casual kullanabileceğim, genel kültür veya hobi amaçlı kurslarını düşünmüştüm ama soruyu bilerek genel sordum herkesin işine yarasın diye. belki photoshop, after effects, lightroom gibi görsel konularda ya da dac veya başka müzik yazılımlarıyla ilgili hevesim var diyebilirim.

kursa sahibini isabetli seçmenin bir yolu, bir guide'ı var mıdır peki? direkt isim yapmış, referansları kuvvetlileri mi seçmek lazım?

udemy kursunun youtube vb.nden en temel farkı düzenli, daha "structured" olması. Youtube'da aradığın her şeyi sırasıyla bulamayabilirsin. Bunda kursu oluşturan kişi bir müfredat oluşturup önüne koyuyor. Yeri geliyor ödev yapmanı istiyor vs.

Ayrıca udemy'de hocaya soru sorma şansın var. Beğenmezsen iade şansın var. Gibi gibi.

Ben de geçen yıl denemek için bedava bir kurs oluşturup yayınlamıştım, geri dönüşler güzel şimdi paralı bir kurs hazırlıyorum hem biraz para kazanalım hem daha detaylı bir iş yapmış olayım :)

ortam güzel yani bence. Ama eğer İngilizce kurs bakıyorsan deneme videolarına bak bazen çok aksanlı tipler olabiliyor. (Türkçe bakıyorsan da bak tabii)

Yorumları oku, millet ne soru sormuş kursu oluşturan nasıl yardımcı olmuş vs. göz atarsın bir.

benim eğitim aldıgım bransta daha once turkiye piyasasında duymadıgım seyler duydum bu uygulama ile ve mobilden kursu dinlerken yuzlerde ekran goruntusu alıp not etmiştim. fiyatına kıyasla bence cok avantajlı udemy kursları

Biraz geç cevap verebildim pardon.
o konularda da çok güzel eğitimler olabilir ya her konuda olabilir aslında bakmak lazım aramak lazım.

diğerlerine nasıl yapılır bilmiyorum ama Web için nasıl kurs seçtiğimi anlatıyım.
ne öğrenmek istiyorsam yazıyorum veya direkt kategori var Web development diye girip popülerliğe göre sıralıyorum.

Sonra kurs başlıklarına göre bakıyorum istediğim şeyleri içeren kursları açıyorum diğer sekmelerde.

Açtığım kursların tarihine son güncelleme tarihine bakıyorum çok eski olmasını istemiyorum çok şey değişebiliyor çünkü web için.

Promo videolar oluyor onları izleyip bilgi alıyorum nelerden bahsedecek ne gibi projeler yapacak.

Nedir onun adına bilmiyorum syllabus mu ne diyorlar ya işte alt alta yazmış adam şu konuyu şu kadar anlattım falan diye. İçerik işte. Ona bakıyorum. Konuya göre yeterli şekilde anlatmış mı ona bakıyorum falan.

Sonra yorumları kötüden iyiye doğru okuyorum. Orda yıldızlar var seçiyorsun mesela bir yıldız veren niye vermiş falan bakıyorum. Bazısı diyor ki adama soru sordum cevap vermedi. Şimdi bu benim için çok önemli bir şey değil mesela o yüzden geçiyorum o yorumu dikkate almıyorum gibi.

Böyle işte. Her aşamada azalıyor kurslar en son üç beş tane kalıyor o zaman da adamları Googleda arıyorum kursların YouTube da redditte vs konusu videosu bir şeyi var mı bakıyorum ordaki yorumlara bakıyorum.

Çok şey yapıyormuşum gibi oldu böyle yazınca ama öyle değil aslında mutlaka bir problem oluyor pas geçiyorsun o kursu anlatım şekli hoşuna gitmiyor isteklerine uymuyor gereksiz uzun vs. Sonra alıyorum. Bazen almadan malum ortamları bir geziyorum emeğe saygı ama dolar da 6 lira. O kurstan öğrendiklerimi paraya çevirdiğimde alıyorum öyle bir durum olursa.

Her konuda bir şey bulabilirsin bence bas çalmayı öğrenmek istiyorum mesela başka hiçbir yerde olmayan çok güzel bir tekniği anlatmış adam. Aradığın konularda bir gez bence en kötü bir on doları en içine sinen kurs için riske et.

Çok şahane ortam udemy ama Türkçe içerik istiyorsan tavsiye etmiyorum gerçekten hiç düzgün Türkçe içeriğe denk gelmedim velk ben bulamadım ama kötü yani bizim eğitmenler.

Öyle işte başka soracağın bir şey olursa buralardayım.

İkinci el bir imac veya macbook pro işini görür muhtemelen.

Mevcut bilgisayarın ae’yi açar. Ayarlardan bütün rami adobe uygulamalarına aktarırsan ve program açıkken başka bir uygulama açmazsan ayrıca ae’de çalışırken low preview ayarlarını seçersen gayet akıcı bir performans olur başlamgıç için... ilerde daha efektif şeyler yapmak istersen de bir ssd harddisk alıp, ae’yi ve çalıştığın videoları ona atarsın cillop olur.

eski after effectslere bak. bilgisayarına uygun olan bi tanesini kur mesela cc2013

bilgisayar önerisi demişsin ama iki video kesip biçeceksen o after effects kullanmak olmuyor yani.

ya da basit 2d animasyon yapmak.

ama 4k çözünürlükle, özel efektlerle uğraşacaksan, c4d içinde obje çizip anime edeceksen, program içinde 3. parti plugin kullanacaksan veya ray traced çalşıacaksan, o zaman sağlam bi ekran kartı, en az 16gb ram, yüksek çözünürlüklü ekran , ssd ve güzel bi işlemci şart

yeni ae ile eskisi arasında çok büyük uçurumlar yok. programın temeli aynı.

aeyi basit projelerde hızlandıran en önemli şey ssd.

+ killerbee

@emfuzi ikinci el bir apple'a para bayılmak istemiyorum açıkçası. alışkanlık nedeniyle de windows'ta daha rahat çalışıyorum.

@gerilla ve @killerbee, bilgisayarımı her helükarda değiştirmem gerekecek sanırım. çünkü ekranın solundan 2cm ölü piksel şu an :)

4k çözünürlüğe, obje çizmeye falan niyetim yok. dediğiniz gibi eski sürümler de büyük ölçüde işimi görür herhalde ama kullandığım premiere cs6 ve cc arasında ufak da olsa farklar var. Effects, transitions, tracking falan gibi işlerde yeni sürümde alternatif kolaylıklar mevcut. Bu tür farklar AF için de geçerlidir büyük ihtimalle. Öyle olunca da youtube'deki tutorialleri falan da eski sürümle takip etmeye çalışmak zor oluyor :) bir de işte RAM yükselt onu aç bunu kapa derdine düşüp kasmadan, daha rahat çalışmak istiyorum.

neyse ama anladığım kadarıyla ekran çözünürlüğünü arttırmak şartıyla eski bilgisayarımın özelliklerine yakın bir sistem almak beni idare edecek.

teşekkürler..

mümkünse 4 çekirdekli (hyperthreading ile 8) bir işlemci, 16gb ram, ssd ya da en azından 7200rpm disk, yine mümkünse harici ekran kartı (laptopta gtx850m, 950m bile olur, benim laptopum öyle ve hiç fena işler yapmadım sadece yeri geldi quarter'da çalışmam gerekti, export saatler sürdü vs. ama olsun yapılıyor mu yapılıyor)

PC ise daha üst bir ekran kartı da olur tabii. Ama zaten her şey için ekran kartı da kullanılmıyor ben yine işlemcinin iyi olmasından yanayım.

ve evet after effects'in ileri sürümlerinde mask'a otomatik track vs. geldi bir takım kolaylıklar mevcut. Ama Mocha'yı öğren derim o tür şeyler için.

eski sistem almak çözüm değil bu sefer şimdi idare etse 1 sene sonra etmeyecek

ae bilgisayarlarının temel özellikleri

1 after effects 3. parti pluginleri belli başlı ekran kartı serileri için üretilir.

2 mac ve windows tabanlı diz üstü bilgisayarlarda istediğin ekran kartını mac de ya bulamayacaksın ya da windows olursa oyun bilgisayarı olarak yüksek fiyattan karşına çıkacak.(macbookpro lar için harici ekran kartı kutuları çıktı ama 400 500 dolar boş kutu, e ekran kartını da takınca içine fiyat tabiki abzürd şekilde şişişyor.)

3 büyük ekran çok önemli, 15 inç macbookpro ile çalışıyorum, fotoğraf editi gibi şeylerde bu ekranın ufak olması o kadar çok zamanımı alıyor ki anlatamam, param olsa gider 27 inç ekran alırdım, çalışma hızım 2 kat artardı, yani ekran önemli. tabi en azından ekranım yarı kalibreli ve retina , böyle olunca senin normal bir ekranda farkedemeyeceğin gradient banding gibi sorunları ben görebiliyorum.

4 ae plugin çeşitliliği olarak windows her zaman ileride

5 en az 16 ram(32 ve üstü tercih sebebi), 128gb ssd(scratch disk olarak after effects içinde yer ayıracaksın sürekli yazıp yazıp sileceği için sürekli hız konusunda ciddi fark yaratacak 128e sadece ae kursan ve scratch disk olarka ayırsan işini çözer.), güzel bir işlemci, ae içinde sorun çıkartmayacak güncel bir ekran kartı, son olarak büyük ve kısmen renkleri doğru gösteren büyük bir ekran(kalibre referans monitörü al demiyorum ama en azından büyük ve çözünürlüğü yüksek olursa daha az sorun yaşarsın). kısmen yaptığın işlerin renklerini kontrol etmek için, bir macbook pro ekranı olabilir, retina bir ipad ekranı olabilir, retina ipadi kullanan çok insan gördüm bu şekilde. neyse bunları alamayacaksan bilgisayar almanın hiç bir anlamı yok.


windows masa üstü ae için en iyi seçenek.

bu seferde fan gürültüsü, fazla elektrik tüketimi olayı çıkıyor.

öyle yazılımlar var ki video işlemek için, mesela mocha pro. 16 gb ram ile 30 saniyelik 4k videoyu işleyemedim, forumlara baktım adam yazmış

"mac pro kullanıyorum(masa üstü) 64 gb ram'im bilmem kaç tane ekran kartım, çift işlemcim var 30 saniyelik videoyu işleyemedim diye haha."

yani yukarıda after effect giriş bilgisayarı nasıl olur onu anlatmaya çalıştım. giriş diyorum çünkü sınır yok.

birde ae çok kompleks bir program, yeri geliyor c4d yeri geliyor, ilüstrator , yeri geliyor photoshop kullanabiliyorsun ae için.

bunun dışında c4d, davinci resolve, mocha pro gibi yazılımlara, bi ton plugine ihtiyacın olduğu da oluyor.

böyle düşünmende fayda var.

bir ekran kartını iyi yapan özellik nedir peki? gtx850m ile atıyorum kafa1500 isimli ekran kartını nasıl karşılaştırabilirim?

tabii ki sınır yok bu arada bu tür işler için farkındayım. ben de dediğim gibi öğrenip, basit ve hazır efektlerle videoları süslemek için istiyorum. mocha yı bilmiyorum ama c4d, 4k video üzerinde detaylı çalışmam gerekeceğini zannetmiyorum.

youtu.be

şu videonun sonundaki gibi basit efektler(ki bunları daha civcivli de yapıyorlar, topun geçtiği yer farklı renk oluyor falan), 3D texler oluşturabilmek için kullanmak istiyorum AE'yi. bina modellemeyeceğim. öğrendikçe ve ihtiyaca göre daha fazlası gerekebiliyor tabii ki ama ana niyetim videolarımı biraz renklendirip, biraz daha pro bir görünüm kazandırmak o kadar.

tracking olayı kolay da

3d text dediğin zaman ray traced oluyor o işte ekran kartına ihtiyaç duyan özellik bunun dışında c4dlite modu da var. ya kimse 50 tane programda çalışmak istemiyor zaten de. ae nin ray traced ve 3d özellikleri oldukça kısıtlı olduğu için c4d öğrenme ihtiyacı hissediyor insanlar.

ekran kartının iyisini kötüsünü ben bilmiyorum, dedim ya macbookpro ile uğraşıyorum ben.

işte en önemli şey üçüncü parti pluginleri çalıştırabilmesi.

biraz araştırırsan 3 5 ekran kartı serisi çıkar karşına onlardan seçersin bitane.

temel olarak 2 çalışma formu var birincisi cpu ikincisi gpu.

şimdi iyi işlemci dedim ya, makina hangisini kullanacağını kendi seçiyor,plugine efekte göre. bazılarında sen de seçebiliyorsun ama optimal olanı default olarak işaretli oluyor efect ve pluginlerde.

şimdi cpu süper olur ekran kartı tırt olur, ray traced gibi olaylarda isyan ettirir ben 2 gün render aldığımı bilirim 10 saniyelik video için

gpu sağlam olur işlemci zayıf olur bu sefer de cpu render tarzı işlemlerde yavaş olur bilgisayar.

en temizi topla bi masa üstü, parana göre alabileceğinin en iyisini al, işlemci ve anakart olarak.

anakartın onboard ekran kartı olsun.

8 gb ram tak

zaman içinde ekran kartı, ssd, ram ilavesi gibi şeyleri yaparsın paran oldukça

eski makina almaktan çok çok daha iyi ve masrafsız olacak.

bak amazondan millet bilgisayar topluyor, gümrük kargo dahil türkiyeye göre uyguna geliyormuş.

geldi de haberin yok.
klasik nostalji sevdası, normal. sinema adına endişelenmene gerek yok, yolunu buluyor. hatta mainstream sinemadan ilgisini bağımsız yapımlara kaydırıyor yeni yetişenler, amerikadaki sinema sektörü bile bağımsız sinemaya kaymaya başladı. sinemayı sanat dalı açısından değerlendirdiğinde iyiye gidiyor bile.

indie ve mainstream sinema eskiden daha kol kola giderken artık bıçakla kesilmiş gibi birbirinden ayrıldı.

mainstream sinema net biçimde alt yaş gruplarına ve düşük profilli insanlara eğlence sunan bir varyete haline geldi. sanata sırtını çevirdi, bundan da rahatsızlık duymuyor. prodüksiyon şirketleri, yönetmenler, oyuncular, dağıtımcılar vs. eskiden kazandıklarından daha fazla kazanıyor.

içinde sanat olan bir filmi şu dönemde mainstream'e sokmak imkansız. hiçbir şirket ne kadar kazandıracağı önceden belli olan bir jason statham, liam neeson, dwayne johson vs. filmine ya da daha büyük bütçeli süper kahraman filmine para yatırmak dururken gidip de bir fight club'a, plup fiction'a, ne bileyim goodfellas'a falan yatırmaz. adamlar da iş yapıyor, enayi değiller. sinemaya giden izleyici profili de değişti. gerçi bu saydığım filmler çıktıkları dönemde zaten bu kadar büyük değillerdi, kült olmak uzun bir süre gerektiriyor ama bu apayrı bir konu.

20 sene öncesinin iyi yönetmenleri artık ya prodüktörlük yapıyor, ya da kendi filmini kendi parasıyla çekiyor. yine mainstream değil. özel ilgi alanın değilse çoğundan haberin bile olmaz.

yeni oyuncular geliyor ama elinde tüfek tutan cgi rakunun yanında oynattıkları için oyunculuklarını gösteremiyor. özellikle marvel ve dc tüm yeni jenerasyonu kapatmış durumda. çoğunu ben de tanımıyorum. bir de şu var ki dediğin dönemler otör sinemanın hala var olduğu yıllardı. şu devirde her şey bu denli profesyonelleşmiş, oyuncuların film çekimine harcayacakları saat bile kontrata yazılmaya başlanmışken kimse kubrick gibi bir filmi 10 ayda çeken, oyuncusundan ışıkçısına bütün seti delirten manyak adamların tribini çekmez. vakit ve para kaybı. diğer tarafta çok daha temiz ve pahalı iş var. yeni oyuncuların hipnotize olmuş gibi süper kahraman filmlerine yönelmesinin sebebi bu olsa gerek.

kısacası, eskinin sineması artık entertaintment, gerçek sinema da indie sinema oldu. indie sinema pr yapmıyor, zaten çoğu film türkiye'de vizyona bile girmiyor. o yüzden iyi film izlemek için artık çaba sarf edip araştırmak lazım, önüne getirmiyorlar.

@sir gawain +1
ayrıca sinemada ROI (return on investment) süresi çok kısadır diğer sektörlere göre
ortalama filmi 6 ayda çekseniz, 3 ay da vizyonda kalsa yatırımınızın geri dönüşünü 9 ay sonra toplamaya başlıyorsunuz. bir çok sektörde bu süre uzun yıllarla ölçülüyor.
nakit sahipleri de bu sektöre yatırım yapıyor, ne kadar çok filmle yatırım yaparlarsa yüksek gelir elde etme ihtimalleri artıyor, bu kadar çok film olunca kalite de düşüyor

Bence bağımsız sinema adına daha güzel bir dönemdeyiz. Oyunculuk olarak da gayet iyi oyuncular yetişiyor. Matrix serisinde keanu reeves'in mesela iyi bir oyunculuk sergilediğini söyleyemem. Şu an çok daha iyi oyunculuk örnekleri var.

bence her sey ayni seyrinde devam ediyor. Sanirim sorun artik daha cok film cekilmesi.

Yani ben bir ara dovus filmi furyasi hatirlarim. Sonra gelen romantik film furyasi. Simdi de super kahramanlar. Oluyor boyle.

Ama onun disinda ben sinemaya sanat olarak bakip entertainment kismini es gecmeyi cok sevmiyorum. yukaridaki ornekler gibi fight club olsun efendim pulp fiction olsun bunlar gayet de buyuk isimler oynatan entertainment sinemasi ama bu daha derin degerler tasidiklari gercegini degistirmiyor tabii ki.

ama bence bir diger sorun da herkesin her sey hakkinda konusabilmesi. Yani eskiden filmleri sadece belli baslardan dinlerdin. elestiriler oneriler bu film olmus veya olmamislar belli kriterlere gore secilirdi falan. simdi sosyal medya, elde twitter su bu olunca buyuk butceli filmlerin bu tebaaya gore cekilmesi de normal. o arkadaslar da malum papaya incil oku diyen insanlar cogunlukta.

ama ben super kahraman filmlerini seviyorum. cgi ile bir alip veremedigim yok. yani herkesin cok sevdigi heath ledger'in jokeri de bir super kahraman filminde mesela. her sey dozunda oldugu muddetce cagin getirdiklerinden zevk almak en guzeli.

/Bruce yeni yapımlardan beğendiklerini yazar mısın izleyip biz de mutlu olalım madem. Karı koca evde hangi yeni yapım filmi izlesek kabız oluyoruz. Sorun bizdedir belki.

Ben hala koşa koşa takip ettiğim isimleri izlemeye gidiyorum.

Genel kanısı sinema izleyicisinin, bence dediğin gibi değil. Geçen sene İstanbul'da iki film festivalinin filmlerine gidebilme şansı yakalamıştım ve orada da insanlar bilet için deliler gibi kuyruğa giriyorlardı. Kimse yapılan işi beğenmese ve kimsenin yeni sinemadan umudu olmasa, kalkıp o sıralara girilmezdi bence.

Matt Damon, Orlando Bloom... bu isimleri takip etmiyorum, beni heyecanlandırmıyorlar. Diyeceğim o ki, çok subjektif bir konu. S. Lee seviyorsundur belki? Onun yeni filmine bakabilirsin?

Geçen sene Haneke, Coppola, Lanthimos gibi isimlerin yeni filmleri gösterildi. Östlund zevkten bitirdi, gebertti izleyiciyi. Yeni sinema daha ne yapsın? Dün Todos lo saben'i izledim, geçen hafta Ali Abbasi'nin Border'ini. Bu Kasım'da NBC filmi için Hollanda'ya gideceğim, Almanya'da hala ne zaman gösterileceği belirlenmedi çünkü. Kısacası, beni hala heyecanlandırıyor sinema ve bu seneden de çok umutluyum.

@bos gezenin bos ustasi, geçişin kolay olsun diye izlemesi daha kolay amerikanvari bağımsızlardan söyleyeyim, hoşunuza giderse oradan devam edersiniz zaten. arlarında her türden film var, biraz bakınıp seçersiniz artık...
captain fantastic, the lobster, le tout nouveau testament, ex machina, district 9, raw, it follows, busanhaeng, true grit(en bağımlı bu aralarında ama güzeldir), what we do in shadows, pan's labyrinth, maps to the stars, split(bu da bağımlı), white bird in a blizzard, the neon demon, drive, thelma

senaryolar bence de çok kötü, ama bu hızlanan dünyanın etkisi bence. Sevdiğimiz filmler 1980-90'lı yılların filmleri ve öyküleri. 2000'den sonra ise internet jenerasyonuna uygun filmler yapılmaya başlandı.

Bak çok net örnek vereceğim, ilk Jumanji filmi dramatik yapısı olan, Campbell'in "Hero's Journey" muhabbetine uygun, baba-oğul (aile) ve arkadaşlık ilişkisine fantastik bir yerden bakan aslında baya baya dolu bir film.

Şimdi gel 2017 yapımı "Jumanji: Welcome to the Jungle"ı izleyelim. Bugünün gençliğinin seveceği aksiyonlarla donatılmış ve bilgisayar oyununa girip role playing yapmalı bir dünya kurulmuş. Tamam güzel. Peki duygu ve karakter derinlikleri nerede? Yok. Sadece karşı cinsle iletişim kuramayan karton bir oğlan ile karton bir kız ve birkaç yan karakter daha var.

Dramatik yapı için uğraşılmıyor artık, anlatmak isteyip anlatamadığınız şey bence o.

Herkesin gidip "Her Şey Çok Güzel Olacak"ı bu kadar sevmesinin, mesela benim "As Good As It Gets"e bayılmamın sebebi bu. Ki Hollywood oyuncuları bile söylüyor, eskiden orta (ne blockbuster ne bağımsız) filmlere yer vardı. Bunlar yenilikçi filmlerdi. Şimdi bunların yapılması maddi olarak imkansız.(bir oyuncu demişti ama kim hatırlamıyorum)

Çünkü 150+ milyon dolarlık süper kahraman filmi yapmazsan tutmuyor. Bağımsızlar da kendi festivallerinde kendi çaplarında dolaşıyorlar.

Eğer 90'lar bugünkü kafayla yönetilseydi çok sevdiğimiz bir çok film çekilemezdi.

Ama tabii her dönem kendi tarzını yaratır, zamanının ruhu falan filan. Bu dönemden de "ah be ne filmdi" diyeceğimiz şeyler çıkacaktır.

son yıllarda en sevdiklerim: safety not guaranteed, a cure for wellness, little death, mother!, le tout nouveau testament,

Kayıt aletinin tarihi yanlıştır. Bendeki ses kayıt aletinin tarihi de 2010ları gösteriyor düzeltmedim de, bugün kaydetsem 2010 yazıyor:D

Belki alet gösterilse yeni kayıt yapılıp "bakın bu 2017 oldu" diye ama ona da inanılmayabilir. Kanıtlamak zor.

Habersiz kayıtsa zaten kullanılamaz diye biliyorum. Haberliyse de demek ki en güzeli kayıtta "bugün bilmemkaç eylül 2018" diyerek başlamak.

edit: ACR telefon görüşmesini kaydetmek demekmiş. Hmm o zaten illegal diye biliyorum ama avukatınız olur dediyse madem operatöre gidip konuşma dökümü alıp (hangi tarihte saatte o kişiyle görüşmüşsünüz) öyle bir kanıt olabilir belki bilemedim.

hocam
dikkat edin ona sadece avukatla paylaşın kendi avukatınızla
tarihi de tekrar kayıt ederek düzeltirsiniz
zaten o gorusme resmi olarak baz alınacaksa o tarihte o saatte de gorusme yaptiysanız logu vardır

Kullanım amacı nedir?

Sanırım Inventus'tan bakıyorsun :) Malzemeler hep orada olan şeyler. İki ay önce ben de Phanteks P350 kasaya güzel bir sistem topladım.

Bu arada, ekran kartına Amazon.com ve amazon.de'den de bir bak. Ben 1080 aldım, Türkiye'de 5500+ lira olan şey o günün kuruyla vergisi kargosu dahil 3300 liraya geldi. (ki ben önceden aldığım dolarla ödedim) Yani Amazon çok karlı olabiliyor zaman zaman.

Noctua U12S süper, aynısı bende var. AMD sanırım daha çok ısınıyor ama performansı gayet iyi bence. Lakin aslında daha ucuza kaçmak istersen (sistemin de çok çok üst olmadığı için) Teknobiyotik'te kendi markası olan Dark'ın ürünleri var. Onlar da gayet iyi diye duydum ve Noctua 500 liraysa Dark 250 lira gibi.

AMD işlemcilerden anlamıyorum. Ben 1700x ve 2600-2700 serilerine bir bakıp sonra yine Intel tercih etmiştim.

(Bu arada, Monster ve hatta Dell'in 1050ti'lı laptopları vardı 5000 civarına. Eğer laptop olabiliyor diyorsan onlara da bir bak. Ama masaüstünün soğutmasını yakalayamaz tabii, ekran kartı aynı performansı veriyor artık ama işlemci de masaüstü performansını pek yakalayamıyor diye düşünüyorum.(veriler de öyle gösteriyor*)

*tabii 6 çekirdekli hayvan gibi mobil işlemciler de çıktı ama onlar bütçenin dışında diye öyle diyorum.

edit: arada hepsiburada kampanyalarını da kontrol et.(satıcısı hepsiburada olan şeyleri) 550 liraya 500gb sandisk sata ssd aldım aynı günlerde mesela. Bazen güzel indirimler yapıyorlar.

Evimizdeki laptop'lardan biri bozulduğu için maalesef yeni ihtiyaç oluştu. Aslında laptop almayı düşünüyordum ancak eli yüzü düzgün bir laptop 5k 'dan başladığını görünce bari oyun da oynayayım diye desktop'a döndüm.

@nhk Evet inventus a baktım çok olumlu yorumları görünce direkt oraya yöneldim.

Amd alma usta düşük performans da olsa aynı parayı verip intel al.

bu sisteme o işlemci soğutucusu çok fazla.

ben de intel'ciyim. soğutucudan kısım ram ekleyebilirsin, ya da ssd düşünebilirsin.

5000 lira verip 16 gb ram ve ssd almamak çok saçma, diğer şeylerden kısıp bu iki tarafı bu düzeyde almaya çalışın bence.

16 ram
hdd yerine de ssd şart bence
intelciyim ben de.

Teknik olarak su anda 5.20 alamayan para faiz getirisyle onumuzdeki yaza bir bmw 5.20 alamamasi lazim. Otomobil fiyat artisi enflasyon oraninin altinda kalmasi lazim. Ya da banka kar etmiyor ve ahmak olmasi lazim.

mevcut durum içerisinde tl'nin faizi dediğin şey paranın artmasını sağlamıyor, azalmasını değer kaybetmesini engelliyor. ülkeye sihirli bir değnek değmezse eğer 1 sene sonra değil bmw almak sattığın arabayı bile zor alıyor olabilirsin. zira almak istediğin ve şu an elindeki araçların değeri de en az elindeki paranın oranında artacak. ayrıca o kadar paranın faizi toplam 3 bin yoktur, bir de arada 2-3bin tırtıklayacaksan eldeki de gider.

enpara aylık %24'ten 2600 veriyormuş mesela. bankaların sitelerinden hesaplayabilirsin.

130 binin %24ü nasıl 2600 oluyor ben orayı anlamadım

Yıllık faiz o, 2600 x 12 = 130binin yüzde 24ü.

5.20 alabilir misin kısmını geçiyorum. 130 bin tl aylık faize yatırısan %24 faiz oranı ile 35 gün sonra(vade sonu hafta sonuna geliyor. o yüzden bir sonraki iş gününe sarkıyor) eline geçecek net para 132.842,19 Türk lirası olacaktır. 1 sene boyunca bu şekilde hiç paraya dokunmasan 30-40 bin lira arası para alırsın 130 bin lira paran 1 sene sonra 160-170 bin lira falan olur. ince hesabı yaparsın artık. ha bu parayı farklı şekilde değerlendiririm daha çok kazanırım dersen orasını bilemem ama sanırım 170 bin lira ile 5.20 alamazsın. hele hele gelecek olan faizden kafana göre para çekmeyi düşünüyorsan, hiç alamazsın.

akıllıca bir yatırım değil

2006 model 520 alırsın

130 bini bankaya tl olarak koyarsan o para ne kadar faiz alsa da değer kaybeder.
döviz hesapları ise çok düşük faiz veriyor.
ama mesela yüksek bi meblağınız varsa misal 500 bin
aylık net 11 bin faiz veriyor
2 senede 260 bin lira gbi bir faiz veriyor
Hazır inşaat sektörü krizdeyken o 260 bine ufak da olsa 1+1 ev alınır
m.qnbfinansbank.enpara.com
faizleri üstteki linkten kendiniz de hesaplayabilirsiniz

saçma bir yatırım şekli kusura bakma

icbc turkey 2923 tl faiz veriyor ayda :)
www.icbc.com.tr

Hikaye ve karakterleri sevemedim.(empati kuramadım/özdeşleşemedim) O yüzden 2.bölümü izleyip bıraktım.

Teknik olarak sıkıntısı yok ama o zaten Amerikan film-dizi sektörünün özelliği. Eski atmosferi sevdim aslında David Cronenberg filmlerini hatırlattı. Ama gidişat o kadar çılgın olmayacak sanırım. Ya da fazlaca yavaş ilerliyor. (ki yavaş şeyleri severim, ama bunda akış sıkıntısı var)

İleride ne olur bilmiyorum ama izlediğim kadarına 4/10 falan derdim herhalde.

dizide ki atmosferi beğendim.
drama ile bilim kurgunun güzel bir karışımı olmuş.
hayli yaratıcı bir iş.
9/10

ilk 8 bölüm hayatımda izlediğim en kötü diziydi, son 2 bölümle biraz kurtarıp kötü dizi seviyesine çıktı. son 2 bölüm sayesinde 2.5/10 yoksa 1/10'du

O key biosa gömülü geliyor genelde, kurarken de otomatik çekiyor windowd çoğu zaman.
Onun dışında key görüntüleme programları var win10 key viewer diye aratırsanız çıkar.
Ordan da keyi elde edebilirsiniz

Windows 7-8'de o key olayları vardı ve zaten laptopların altında yapıştırma olarak vardı.

Bak microsoftun sitesinden windows downloader'ı indir onunla şu ankinin aynı versiyon windowsu (kendi gösteriyor) bootable usb yap.

Direkt kuruyorsun key falan gerekmiyor. Windows cihazı tanıyor artık.

oynamadıysan soma

observer da olabilir. oynamadım ama çok beğenildiğini biliyorum

fallout new vegas, alpha protocol, l.a. noire, to the moon ve son olarak vampire:the masquerade-bloodlines.

hepsi iyi oyunlardır, değerli oyunlardır. oyun seçemezsen tavsiyem sonuncusundan başlaman.

Ben yine yeniden "The Witcher III: Wild Hunt" diyorum. Bu oyunu önermekten bıkmıyorum.

Mass effect 2 Türkçe yama ile.Tavsiyemdir.

Bioshock serisi (ben hikayesini çok seviyorum.)

Portal 2

Assassin’s Creed serisini 4 e kadar oynayabilirsin galiba. hemen hemen aynı özelliklere sahip bilgisayarlarımız ben 4 e kadar oynayabildim. oyunun hikayesi çok güzel eğer ingilizce konusunda sıkıntılı isen internette bolca altyazı mevcut altyazılı oynamanı tavsiye ederim.

Soma +1

SpecOps The Line diyorum. Mindfucklardan mindfuck beğeniyorsun o derece. Her saniye gittikçe artan tempo ve derinleşen ve seni içine hapseden, yaptığın seçimleri yüzüne vuran bir senaryoya sahip. Bir savaş oyunundan çok daha fazlası.

Rpg olarak da Dragon' s Dogma Dark Arisen diyorum. " Skyrim ve Witcher evlense ancak Dragon' s Dogma gibi bir çocukları olurdu." diyorlar.

Fps- Rpg türündeyse Borderlands serisi diyorum ama belli bir süre sonra sıkılma ihtimalin var.

divinity original sin 2
dehşetengiz bir oyun.
muhteşem bir hikayesi var.
oynadığım en iyi rpg diyebil,irm.

İstemeye hakki var mi yanlis bir soru. Sizi zorlamiyor, bir haktan da alikoymuyor anladigim kadariyla, kimligimizi vermek istemiyorsaniz sisteme dahil olmazsiniz olur biter. (Ne sistemi oldugunu bilmiyorum ama bunu yapan kamu kurumu degildir diye dusunerek yaziyorum)

Kimlikte tahrifat yapmadikca ve yine bu basvurunuzla birilerini yaniltmadikca sirf bilgilerinizi gizlemeniz neden suc olsun?

Şöyle bir düşünseniz sordugunuz sorularin yanitlarini kendiniz de bulabilirsiniz. Hukukcu olmaya gerek yok.

Bitcoin vb. kripto para işleri mi yoksa? Valla ben birçok borsaya kimlikle selfie bile gönderdim :) başta çekiniyordum ama işler böyle işliyor napalım.

Girdiğim birkaç ico bilgileri çaldırdı hatta, umarım bir şey olmaz ama tabii her zaman risk var.

Kimliğin üzerindeki gerekli olmayan bilgileri kısmen veya tamamen kağıt parçası vs ile kapatıp öyle fotoğrafını çekin, o zaman oynama yapmış olmazsınız.

kurum kartı yerine tckimlik kartınızla yapsanız?

amerikada basit işlerde para kazanmak ayıp değil, ama memur çocukları bile burada garsonluk yapmak istese ailesi izin vermez. para kazanma konusu önemli.

burada aile çocuğuna çok koruyucu yaklaşıyor ve özgürlükçü değil.

Devlet çocuklara değer veriyor ve çocuk bunu görüyor. O sebeple gerektiğinde ailesine karşı gelse bile ecel'in bahsettiği gibi köprüaltına düşmeyeceğini biliyor.
Bizde durum iki uçta; bir kısımda sebebi bilinmez sonsuz bir özgüven var; çocuk biliyor ki anası-babası onun için canını verir, onun üzerinde etrafına, ana-baba da dahil (buna özgüven mi demeliyiz bilemiyorum) sataşıyor. Bir grup sa farkında ki ana-babası düşse yerden kaldırmayacak pısıp kalıyor.

Özgüven var ama taşak yok bizimkilerde.

Otur konuş herkeste ego 1500 ama sor anasıyla oturuyor halen.

Sebeplerinden biri ekonomik tabi. Bizde genç yaşta işe girip çalışsan asgari ücret bile vermezler. Kaldı ki asgari ücret verseler bile ev oda tutup yaşaman imkansız gibi bir şey.

Abd'de falan gidip McDonald's da bile çalışsan saati 9-12 dolar arası kazanırsın. O parayla da en pahalı şehirde bile boktan bir oda tutup yaşama şansın var. Bizde erkek çocuğuna bile tecavüz ederler o yaşta sahipsiz kalınca.

Bence maddiyattan önce aile ile olan ilişkiler, kültür vs.
Hele ki kadınlar için. Bekar bir kadının ailesiyle aynı şehirde olduğu halde ayrı ev tutup yaşaması (maddi durumu müsait olsa dahi) hala İstanbul' gibi bir metropolde bile çok zor. Yapan kadınlar tabii ki var ama çoğunluğu bunu yapamıyor.

özgüven ne alaka ya?

ben çok yüksek maaş alsam çok param olsa niye ailem ile yaşayayım ki?

yaş 18 olur olmaz ayrılırım.

1- ülkenin ekonomik koşulları buna izin vermiyor. Yurtdışında işsizlik düşük. millet her tarafta iş bulur. sosyal haklarıda devlet güvencesinde.

2-anne-babanın çocukken aşırı koruyucu tutum sergilemesi. "onu yapma ayıp, bunu yapma ayıpi el alem ne der?" diye diye millet özgüvensiz yetişiyor.

gelişmiş ülkelerde ülke dinamikleri herhangi bir bireyin orta ve üst düzey hayat yaşayabileceği bir standart sunuyor. amerika, avrupa gibi ülkelerde bir dükkan kirala zeytinyağı sat 5 yılda 15. dükkanı açarsın. ben tuğladan değil ahşaptan ev yapıyorum de 6.yılda site kurabilirsin. şaraba bal katıp satıyorum de 7.yılda kralsın. sistem ve ülkelerin dinamikleri bu şekilde. şimdi mesela kore, Taiwan bu şekilde.

orta ve düşük gelişmişlik seviyesindeki ülkelerde ise bu dinamikler yok. paran olsa bile batma ihtimalin yüksek. örneğin türkiye. dev gibi firmalar iflas eşiğinde.

yani ülkenin dinamikleri ile alakalı. kişiler ile bir alakası yok.

bunu memur çocukları neden hep çalışan oluyor zengin çocukları neden hep patron oluyor gibi de düşünebilirsin.

zenginde baba'dan gelmezse dayıdan gelir olmazsa amcandan haladan teyzeden gelir para.

memurda ise zaten en okumuş adam odur sülalede.

peki çözüm nedir? sorarsanız söylerim.

not : 5 yıldır eu ve tr'deki startuplara danışmanlık veren bir firma sahibiyim. görüşlerim eu ve tr'den neredeyse aynı işi başlatıp eu'da yürüyen tr'de yerinde sayan firmalardan oluşuyor.

Benim annemler 5 kardes, 4 u sorunlu mesela benim annem babam ayri, kuzenimin babasi ayyaş, otekinin annesi manyak, digerinin metresi var. Olaylar, olaylar. Aileler hep sorunlu.

En duzgun olmasi gereken, sorunsuz aileye sahip kuzenlerimin buyuk olani uyusturucu kullaniyor ailesi bas edemedi. Kardesi de annesiz hic birsey yapamaz, tikleri var, belki aylik 5 bin harclikla uyduruk bi ozelde okuyamadi, 3. Sinifa gecemedigi icin birakti.

Digerlerinde ise basarili olan da var ama olmayanda ama herkes kendi yolunda ilerliyor. Kendini kurtarmak icin cabaliyor. Aileye bagimlilik yok. Annem bize hep, calisirsaniz kendinize, bana mi okuyosunuz, calismazsaniz ben 100 lira harclik veririm evde oturursunuz der.

Teyzemse, 25 yasinda dersaneye gidecek ogluna araba alacak (lise kursu icin, kpss kursu falan degil). Bi dukkan acin, calissin dedim, ogullarini kiskaniyor durumuna dustum. Bu adam ailesini birakir mi? Ben de olsam birakmam.

Aslinda demek istedigimi tam anlatamadim ama, aileler cocuklarini kendilerine bagimli hale getiriyorlar. Bir de egitimsiz insanlar olunca yönlendiremiyorlar. Cocuklarinda bir amaclari olmuyor oyle mal gibi yasiyolar.

Bir genç iş arkadaşım var. 24 yaşında. 19’undan beri anne-babasının evinde oturduğu odaya kira veriyor, çocukluğundan beri büyüdüğü evde. Ötesinde, annesinin yaptığı yemekten yiyemiyor. Buzdolabında rafları ayrı. 19 yaşındaki bir öğrencimi de annesi evden kovmuş “Babanla sevişemiyoruz sen doğduğundan beri. Bağıramıyorum. Git de düzgün düzgün sevişelim. Evliliğimi mahvettin” diye. Haliyle genç yaşta çalışmak zorundasın. Öyle, bıçağın ucuna meyve takıp veren anne baba yok. Geçenlerde bir kadın beş yaşındaki çocuğuna harçlık verip harçlığından kira parayı kesmiş i, kira ayı öğretmeye çalışıyormuş. Büyük tartışmaya yol açtı, beş yaş erken mi zamanı mı diye.

Türkiye bir uçsa, Amerika’da başka bir uç. Türkiye’nin ucu özgüvensizliğe beden oluyorsa, Amerika’nı ucı da zalimleşmeye ve yalnızlığa yol açıyor. Türkiye’de kutuplaşma çok olsa bile insanlar birbirine destek oluyor en azından. Amerika’da zınk diye kendini evsiz bulabiliyorsun. Amerika’da devlet çocuklara değer falan vermiyor. Bir tek ailen seni dövüyorsa falan Sosyal Hizmetler elinden alır, yetimhane gibi yerde daha kötü şartlarda yetişir. Ya ölür ya ölmez.

Türk insanı tembel. Hepsinin kafa az iş yapıp çok para kazanayım diye çalışıyor. Ailesinden ayrılıp kira fatura ödemek zor geliyor. Üşeniyorlar. Sorsan müthiş zekiyiz, müthiş çalışkanız ama adam daha çamaşırını yıkamaktan aciz.
Ayrıca anandan babandan ayrı eve çıkıp tek başına yaşamak zorunda değil herkes. Ev arkadaşı diye bir şey var. Kaldı ki bahsettiğiniz amerika ve avrupada da insanlar ev arkadaşları ile yaşıyor. Bu şekilde eve çıkmak zor bir şey değil.
Ama bizimkiler alışmış aileden bağımsız yaşamamaya. Sorsan ana babaları izin vermiyor. 25 yaşını geçtikten sonra hala anne babadan izin alıyorlarsa diyecek söz bulamıyorum zaten. Sen nasıl ilişki yaşıcan. Sen nasıl bi kadın ya da bir erkekle çift olucan. Sen nasıl evlencen. Oldu olacak sevişirken de izin al ki evet onu da yapıyorlar kısmen. Biraz ağır konuşcam ama belli bi yaştan sonra ailesiyle yaşayan erkeğe erkek demem ben. Alıştırıyolar çocuklarını bu şekilde. Sonra adam 60 yaşına geliyor hala ana babasından para istiyor. Misal dayım. Çok var böyle insanlar.
Ha demiyorum ki anana babana karşı gel. Ama bunun bi usulü var. Yavaş yavaş aileyi alıştırırsın bu şekilde yaşamaya. Ama bu konuda bile tembeller bizimkiler. Aileden ayrıldıktan sonra tabiki zorlanacaksın. Zamanla düzeliyor durum. Biraz az lüks yaşamayı ve bişeylerden feragat etmeyi öğren.

bu aslında özgüvensizlik değil. bunun birçok sebebi var.

1) türkiye'de iş bulmak amerika'dan çok daha zor. türkiye'de kelli felli adamlar bile iş bulamıyor. sen diyorsun ki çocuk 18 yaşından önce işte çalışsın. bu çocuk işte çalışsa bu sefer ev geçindirme derdinde olan kelli felli adamlar iş bulamayacak. o yüzden ev geçindirme derdi olmayan gençlerin çalışmaması türkiye şartlarında mantıklı. örneğin bizde pizza getirenler kelli felli adamlarken amerika'da çocuklar. garsonlar da öyle. bir de bizde sömürü düzeni var. adam asgari ücret veriyor, günde 12 saat çalışmasını istiyor. her anne/baba çocuğunun bu düzende çalışmasına itiraz eder. çocuğunun okuyup büyük adam olmasını ve insanca şartlarda çalışmasını ister.

2) özgürlük/konfor ikilemi var. özgürlüğün arttıkça konforun azalıyor. biz tembel insanız. özgürlüğümüzden taviz verme pahasına konforumuzu düşünüyoruz.

3) elalem ne der anlayışı. bizim aile ve toplum yapımız evi terk etmeye hoş bakmaz. evini terk etsen polisi ararlar. ailen dışındaki insanlar da hoş karşılamaz. etrafta sürekli senin dedikodun yapılır. sürekli sorular sorarlar sana, neden terk ettin evi diye. sevgilin/eşin de yadırgar bu durumu.

bunu formülize etmek zor bence.
-aile yapısı
-kültür
-çalışma koşulları
-yaşam standartları

bizim gurbetçiler mesela orada gençlerin meyve-sebze toplamaya gittiğini söyler, nice zengin ailelerin evlatlarına kuruş koklatmadığını anlatır.

benim genç bir akrabam; kendisi inşaat işçisi, yeni evlendi, arsa aldı, ev yaptı. 400 bin euroya mal etti, kredi ile ödeyecek. kredi almak maliyetsiz.
şimdi burda bi inşaat işçisi o tarz bahçeli çift katlı on numara dekore edilmiş bir villayı kaça diker nasıl diker?

büyük oranda ekonomik şartlar diyorum.

İngiltere'de yaşadım, gördüğüm şey şu: Oradaki genç istese gidip markette, kafede barda asgari ücretle iş bulabiliyor ve asgari ücret yaşamasına ve hatta birkaç ay para biriktirip araba almasına falan yetiyor. E tabii ki "kendi kendine yeten" insan oluyorsun.

Türkiye'de asgari ücretin 2-3 katı maaş alanlar o alım gücüne sahip değil be. Tabii ki ya ev arkadaşı buluyor ya ailesiyle kalıyor bir şeylerden feragat ediyor yani.

Proje üretmek açısından dersen, batıdaki adam/kadın yaptığı proje batarsa basit bir işle yine hayatını geçindirebileceğine güveniyor. Bizde git bir şey üret ve bat, sonra markette iş bulup hayatıma devam ederim diyebiliyor musun?

Aynı şey orada yaşlılar ev almıyor dünyayı geziyor muhabbetinde de geçerli. Avrupa'da da bir yılda paraları %60 değer kaybetsin sonra konuşalım onları. Bizde de para-enflasyon stabil olsun (yıllarca) sonra bizimkiler dünyayı gezmeye başlıyor mu hala taşınmaz mı alıyor o zaman bakarız.

havada karada

bu maaşı beğenmeyen bizden değildir.

iyi gayet.

iyidir tabii ki.

süper

nerede olduğuna ve yaşam standartların bağlı.
istanbulda tek başına isen fena değil.
istanbulda evli isen asla yetmez.

Değildir.
5.600 fakirlik sınırı bu maaşla az fakir oluyorsunuz.
Bizde orta sınıf algısı yok maalesef, her şeyden kısıp çatı altına girince ooo iyiyiz sanıyoruz.
Heyecanla kabul etmem normal derim.

evet tabii ki.

30 yas alti isen idare edebilir.

yurtdışında bi şantiyede kötü, tr'de her türlü iyi tabii ki.

evet.

@fasulyek yoksulluk sınırı 4 kişilik aile için 5600 lira.

süper yarısını bile alamıyorum.

Beğenmeyen bizden değildir +1

30 yası geçmişsen, mühendislik eğitimi almışsan, daha önceki yaptığın işlerde benim katkım var diyebiliyorsan kötü.

Ekstrem seyler haric "Su cok pahali yapmiyim" demeden turkiye'de yasayabilirsin tek basina. Senede bir yurtdisi gezisi, 2-3 ayda bir de yurtici gezisi yapabilirsin. Yaninda baska birinin olmasi durumunu bilmiyorum.

abi iyidir.

2 sene önceki 6650tl kadar iyi dğeildir ama iyidir.

araba alamazsın ama düzgün bir evde düzgün bir yaşam yaşayabilirsin.

şu anki maaşımın 2 katı oluyor kendisi. Evet diyorum o yüzden :)

ha bu devirde iyi mi diyorsan, 1000 dolar falan ediyor yahu. İyi değil tabii evrensel bakarsan.

Bu kadar düşük maaş kabul edilir mi allasen?
Kabul etmezdim yani.

Net mi brüt mü gibi önemli bir noktadan bahsetmemişsin.

Net ise idare eder, brüt ise kötü.

yaşım, tecrübem ve çalıştığım sektör dolayısıyla kabul ederim. heyecan duymam ama.

10 sene çalışsam da kazanamam o parayı herhalde sjdjdjd

amına bile kordum.

Etmezdim

6650 lira para mı lan IT diyip patronun yüzüne çalardım parayı.

Ruhunu mu satıyorsun hayırdır?

Her zaman değil ama aldığım oluyor. Sanırım üşütme, soğuk algınlığı, nezle varsa vücut çok mukoza salgıladığı için nefesin kokusu değişiyor, öyle anlıyorum.

Ben hiç öyle bir koku almadım fark etmedim. Lâkin kendim hasta olur gibi olunca koku alma duyum değişiyor ama senin bahsettiğin o değil.

Bence sen ve bazı insanların koku alma duyusu daha gelişmiş.(bende de görme öyle galiba) bu arada kadın olma ihtimalin fazla bence, kadınların koku alma duyusunun çok daha fazla olduğuna inanıyorum.

Koku duygun gelişmiş
İlk defa duyuyorum
Ama hasta iken ağız kokum değişiyor evet

@nhk ni youkosu

kadınım evet ve bunu da ben ilk defa duyuyorum.

Nezle olacağım zaman sümüğüm ağır kokuyor. Burnumda hissediyorum

özellikle hasta kişiye yakın olduğumda alıyorum da bunun alınmaması enteresan geldi bana şu an. net ve keskin bi koku. ayrıca kötü bence. toplu taşımada filan almıyorum ama sanırım. alıyosam da dediğim gibi yakınımdır ve gidecek yerim olmaz zaten.

alıyorum. bazen sırf bunun için havayı kokladığım oluyor. eğer hastalık kokusu alırsam bulunduğum ortamdan kaçmak için çabalıyorum.

zaten normalden az koku alan biriyim. Şansıma özellikle kötü kokuları az alıyorum. O yüzden sanırım hiç almadım bu kokuyu.

@playing star again

nasıl tasvir edebilirim bilmiyorum, böyle eczane kokusu gibi keskin ama özelliksiz bir base'in üstüne daha organik, kusmuk, ağız ya da mide asiti kokusu gibi ama onlar kadar da rahatsız edici olmayan bi koku eklersek... belki.

Antibiyotikli mukoza kokusu diyorsun sanirim.

@dunal

olabilir, bilemedim.

İlk defa duydum böyle bi şeyi